Albüme ismini veren şarkıyı Sezen Aksu kızım için yazdı

Güncelleme Tarihi:

Albüme ismini veren şarkıyı Sezen Aksu kızım için yazdı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2011 00:00

Aşkın Nur Yengi, dört yıl aradan sonra yeni albüm çıkardı. Şarkıları seçmek için iki yıl uğraştı. Dokuz yeni ve bir cover şarkıdan oluşan albüm bu kışın slowlarını barındırma iddiasına sahip. Albüme ismini veren Gözümün Bebeği şarkısıysa Sezen Aksu tarafından Bilginer çiftinin kızı Nazlı için yazıldı

Yeni şarkılar için neden dört yıl beklediniz?
- Türkiye’de artık eskisi kadar iyi şarkılar üretilmiyor. Ben de kolay şarkı beğenmiyorum. En ufak olumsuzlukta şarkıdan soğuyabiliyorum. Ayrıca aranjörlerle de zamanınızın uyması önemli. Bu yüzden bu kadar sürdü.

Bu süre içinde müziğin yerini neyle doldurdunuz?
- Öyle bir şey yok maalesef. Benim en büyük besin kaynağım ve varoluş sebebim müzik. O olmazsa mutsuz olurum, bakışımlarım soğur. Tam 27 senedir sahnedeyim. Manevi olarak sorarsan tabii ki evlat her şeyin önüne geçer. Ama işle çocuk arasında denge sağlanabiliyor.

Peki bu kadar zaman sonra karşımızda çok mu güçlü şarkılar var?
- Kesinlikle. Şarkı seçimlerinde ince eleyip sık dokudum. Kaç yıl bu şarkılarla yatıp kalktım. Kulağım şarkılara alışmasın diye uzun dönemlere yayarak defalarca dinledim.

Albümün nasıl bir soundu oldu?
- Çok aykırı ve farklı şeyler yapmayı istemiyorum. Farklı şeyler denediğiniz hemen eleştiriliyorsunuz. Bu yüzden kendimi tekrar etmeden, yıllarca dinlenebilecek bir albüm hazırladım. Uzun zaman insanların duygularını okşayacak şarkılar olduklarını düşünüyorum.

Eleştirilmekten bu kadar korkar mısınız?
- Hiç korkmam. Eleştirilmek insanı besler. Ama yargısız infazdan hoşlanmıyorum.

Albüm bütünü nasıl bir hikayeyi anlatıyor?
- Bizim temelimiz aşk üstüne kurulu. Her yol aşka çıkıyor. Zaten bir albüm aşktan başka ne anlatabilir ki? Sen hiç demiri anlatan bir albüm gördün mü?

ÖZEL HAYATIMDA CANLI MATRAK BİR TİPİM

Albümde sizi en etkileyen şarkılar hangileri?
- ‘Gözümün Bebeği’ kızıma yazılmış bir şarkı, ‘Yasak Elmam’ı da düğün dönemimde Sezen Aksu hediye etti. ‘Yasak Elmam’ı evinin balkonunda otururken denize bakarak ve Ahmet Kaya’yı düşünerek yazmış. Bu yüzden benim için yeri farklı. ‘Ayrı Gayrı’ isimli şarkıyı da Günay Çoban kızım Nazlı’ya yazdı. ‘Bekleyenim Var’ Kamuran Akkor’un söylediği albümdeki tek cover parça. ‘Hayırlı Olsun’un da müziği, şarkılarını çok sevdiğim Enrico Macias’a ait.

‘Öpeyim Geçsin’ isimli bir şarkı var. Özel hayatınızda bu tip laflar kullanır mısınız?
- Evet. Nazlı’ya çok söylerim. Ayrıca hiç de durumu basitleştiren bir cümle değil. Sempatik ve sevimli bir laf. Bir de aksi giden şeyler için “N’apalım çok selam söyle” derim.

Sizin şarkılarınız bana hep kışı ve hüznü çağırıştırıyor. Siz de öyle hüzünlü bir kadın mısınız?
- Hiç öyle bir kadın değilim. Özel hayatımda canlı ve matrak bir tipim. Somurtkanlığı sevmem. Kıpır kıpırım. Dışarıdan soğuk bir görüntüm olduğunu söylerler. Ama kendimi anlatmak gibi bir gayretim yok.

O kıpır kıpır tarafınızı neden hiç göstermiyorsunuz?
- Seçimlerim farklı. Arkadaşlarımla underground bir mekana gitmek yerine sinemayı tercih ediyorum. Gece kulübüne gidip içki sigara içmiyorum. Oradaki arkadaşlarıma da keyif vermiyorum. Ev sohbetleri ve bowling daha çok hoşuma gidiyor.

O zaman sizi 60’ınızdan sonra Ajda Pekkan gibi çılgın kostümlerle sahnede göremeyeceğiz...
- O çılgınlıklar hep modacıların elinden çıkıyor. Ben modacıların yükümlülükleri altına girecek biri değilim. Derdim şarkı söylemek, çılgın kıyafetlerle görünmek değil. Aşk bir delilik katılıyorum ama benim şarkılarımda da o tip kıyafetlere yer yok. “Seni kovdum hayatımdan haha hohoho” gibi sözler söylemiyorum. Şarkılarımın bir derdi var.

GÜZELLİĞİ SEVERİM SADECE BURNUM ESTETİK

Güzellikle ilişkiniz nasıl?

- Severim güzelliği. Estetik yaptırma derdi olan bir kadın değilim ama karşı da değilim.

Hiç estetiğiniz var mı?
- Burnumu düzelttirmiştim. Ama bunu yaparken yüzümün ve karakteristik özelliklerimin değişmesini istemedim. Çünkü hafif Yunan tipli bir suratım var. Bu bozulmasın diye sadece kırık kemiğim törpülendi. Bir de dişlerimi yaptırdım. Çünkü arabama kamyon çarptı. Alt dişlerimin hepsi kırıldı. Dişlerimin yapısı bozulmuştu.

Pek çok isim albüme göre imajını değiştirir. Ama siz saçınızı, tarzınızı hiç değiştirmiyorsunuz...
- Kendimi değiştirmeyi çok sevmiyorum. Bir kere saçlarımı kestirme hatasında bulundum. Pişman oldum ve bir daha kısa kestirmemeye yemin ettim. Zaman zaman ufak değişiklikler yapmaktan hoşlanıyorum. Örneğin geçen albümde şarkılara uygun dantel kostümlerle biraz daha eski bir havaya bürünmüştüm. Bu sefer deri pantolonlar, yırtık kazaklar var.

Kadınlar stres atmak için saç kestirir öyle zamanlarda siz ne yapıyorsunuz?
- Spora gidiyorum. Dans ediyorum. Figürleri düşünürken beynim boşalıyor. İyi bir tangocu ve Latin dansçısıyım. Yurtdışında salaş giyinip yeni yerler keşfetmeyi de severim. Aynı zamanda alışveriş yaparım.

Lükse düşkün olduğunuz yazılmıştı. Doğru mu?
- Alışverişkolik olduğum, çok paralar harcadığım yazıldı. Cüzdanımın içindeki kredi kartımın bilgisini kim bilebilir? Benim öyle bir lüks tutkum yok. Ayrıca lüks artık insanın mutlu olduğu anlar haline geldi. Cep telefonları, bilgisayarlar, twitter bence kişisel kıyametler. İnsanları gerçek duygularından uzaklaştırdı. Birbirimizle sohbet etmeyi özler olduk. Eski kafalılıksa öyleyim. Oradan bir adım öteye gitmedim gitmek de istemiyorum.

HALUK’LA EN BÜYÜK ZEVKİMİZ KIZIMIZLA YERLERDE DÖNMEK

Evliliğiniz nasıl gidiyor?

- Çok keyifli. Her şey yolunda.

Birlikte nasıl vakit geçiriyorsunuz?
- Aynı kafadaki insanlarız. Kızımız dört yaşında. Birlikteyken en büyük lüksümüz onunla yerlerde dönmek, oynamak. Ama çok enerji gerektiriyor. Ben 20 dakika dayanıyorum. Sonra babası oynuyor. Eşimle sinemaya gidiyoruz. Müzik dinliyoruz. Yurtdışında birlikte dolaşmayı, restoran keşfetmeyi seviyoruz. Haluk alışverişten hoşlanmıyor. O da gece kulüplerinden hazzetmez. Örneğin Reina’ya gideriz ama yemek yer, müzik dinleriz. Hoplayıp zıplayıp dans etmeyiz.

Haluk Bey alışverişi sevmediğine göre, onu siz mi giydiriyorsunuz?
- Evet kıyafetlerini ben seçerim. Bu durumdan keyif alıyor. Renkli giyinmeyi seviyor. Ben de ona renkli takımlar uyduruyorum. Zaman zaman da geceden hazırlarım giyeceklerini.

Evde sizin mi eşinizin mi sözü geçiyor?
- Öyle bir diyaloğumuz yok. Her şeyden önce o bizim babamız. Hem kimliğine hem aklına saygı duyuyorum. Eş olmanın dışında Haluk’un tecrübelerine güvenip birçok şeyi danışıyorum. Ama mesleğinden dolayı sürekli çalışıyor. Bu yüzden evin içindeki hakimiyete mecburen ben sahibim. O da benim Nazlı konusunda hassasiyetlerime, sezgilerime güveniyor.

Çocuk hayatınızı nasıl değiştirdi?
- Tanrı nasıl bir mimar ve düşünür? O kadar güzel bir düzen kurmuş ki. Kadın evleniyor, doğuruyor ve yeniden insan olduğunu hatırlıyor. Hayatta karşımıza çıkan şeylerle nasırlaşıyoruz. Çocukla beraber yeniden saflığı yaşıyorsun. Kavgaların, nefretlerin nasıl iğrenç olduğunu yeniden anlıyorsun.

Nazlı’nın geleceğiyle ilgili planlarınız var mı?
- Müziğe de oyunculuğa da genlerinden gelen yeteneği olduğunu gözlemliyoruz. Ama kararı kendi verir. Hangi mesleği istiyorsa onu yapsın diye düşünüyoruz.

YEDİ AY AYAĞA KALKMAM MÜMKÜN DEĞİLDİ

Yeni bir çocuk istiyor musunuz?
- Hayır. Zaten sağlık sorunları yaşadım. Doğum sırasında plasenta previa rahatsızlığından sonra vücudumda hamilelik ödemi kaldı.

Nedir o?
- Diz kapaklarım ve bileklerim su toplu. Ayağa kalkmam mümkün değildi. Yedi ay fizyoterapi gördüm. Ödemim indi. Ama merdiven çıkmam ve tenis oynamam yasak. Milyonda bir oluyormuş ama bana denk geldi. Tanrının sevdiği kuluymuşum ki, hem beni hem kızımı hayatta bıraktı. Ama yeni bir çocuk için endişelerim çoğaldı.

Haluk Bey son röportajımızda yine bir çocuk istediğini söylemişti?
- Evet o çok istiyor. Bana Nazlı’yla kardeşinin yaş farkı ne olsun diye sordu “Mümkünse 35” dedim (Gülüyor). Nasılsa o yıllara geldiğimde iş işten geçmiş olur.

40 GÜZEL BİR YAŞ KENDİMİ DAHA ÇOK BEĞENİYORUM

Hayatınızı dönemlere ayırsak 20’ler, 30’lar ve şimdi 40. Bu dönemlerde nasıl kadınlar var?

- 20’ler hayatı çok derin bilmediğim, havai yaşadığım ve enerjisi yüksek olan zamanlar. Keyifli yıllar. 30’larda mantık, aklı başındalık ve biraz daha ağırlık devreye giriyor. O dönem okuyup öğrendiklerim çok etkiledi beni. Ahmet Altan’ın Kristal Denizaltı kitabı ve Cezmi Ersöz’ün şiirlerini severdim. Bir de NLP kurslarına gitmiştim. Kişilik analizi ve kadın erkek ilişkileri üzerine konular işleniyordu. Silkelenip kendime gelmemi sağlamıştı ve bana yeniden bir şeyleri hatırlatmıştı. 40’lı yaşlar daha çok yeni ama kadının en güzel yaşı 40’tır derler.

Sizin en güzel yaşınız hangisiydi?
- 40 güzel bir yaş. Kendimi daha çok beğeniyorum. Çünkü kendime yakışanı daha iyi biliyor, ne giyeceğimi daha iyi algılıyorum. Vücudumun formuna göre şeyler seçip defolarımı kapatmayı öğreniyorum. Anne olduğum için düşüncelerim değişiyor. Hayatı kendim için değil çocuğum için yaşamaya başlıyorum. Kızıma güzel görünmeli ve sağlıklı olmalıyım diye düşünüyorum.

En büyük keşkeniz?
- Çocuk sevdiğim için 27-30 yaş arası bir çocuğum olup şimdi ikinci çocuğum olsun isterdim. Ama bu hayatın getirdiği düzen aslında, keşke değil.

Şu an nasıl bir ruh halindesiniz?
- Hayatın telaşlı bir dönemindeyim. En büyük telaşım yapacağım çok iş olması.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!