İhsan Yılmaz: Mürekkebi Kurumadan
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2007 00:00
Belki Bir Gün Dönerim
Kostas E. Tsolakidis
Çev. Berin Myisli
Literatür Yayıncılık
Yıl 1924. Lozan Antlaşması’nın hükümlerince Türkiye ve Yunanistan arasında yapılması kararlaştırılan mübadele başlamış, her iki ülkenin topraklarında yaşayan insanlar, evlerini, yerlerini, yurtlarını bırakıp göç etmek zorunda kalmışlar.
Kayseri’nin Alissopotamos, Türkçe adıyla Zincirdere kasabasında da yüzlerce yıl orada yaşayan Rumlar göç etmeye başlamış.
Son kalan aile, yörede çok sevilen Naziko öğretmen, annesi Anasta ve oğlu Kostas. Bütün eşyalarını toplayan aile atalarının mezarlarını ziyaret edip onlara veda etmek istiyor. Önce komşuları Türkler yalnız bırakmıyor onları bu ziyaretlerinde, arkasından da yolda karşılaştıkları bütün köylüler. Onlar haç çıkartırken Türkler de dua ediyor onların bu topraklarda kalan ölülerine. Hatta küçük Mustafa o çok sevdiği öğretmeni öyle yapıyor diye, sırf onun için haç çıkartıyor. Gözyaşları içinde uğurluyorlar yıllarca birlikte yaşadıkları, kardeş bildikleri aileyi.
Ulukışla Tren İstasyonu ve oradan zorlu bir tren yolculuğu ile Mersin’e varıyorlar. Sonra da buruk bir elveda ile Yunanistan’a yol alan bir gemiyle terk ediyorlar Anadolu topraklarını.
Kostas E. Tsolakidis’in 1981 yılında Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü alan anıları bu sahnelerle başlıyor.
Mübadillerin Anadolu’da ve yeni ülkeleri Yunanistan’da yaşadıkları ilginç olayları hüznün içinden çıkan muzip bir gülümsemeyle anlatıyor Tsolakidis.
Türkiye Rumları
Samim Akgönül
İletişim Yayınları
Lozan Antlaşması gereği yapılan mübadeleyi yaşayan bir Rum mubadilin insani hikayelerinden sonra, mübadele sonrası yaşananları bilimsel olarak inceleyen bir araştırma bu konudaki çerçeveyi netleştirecektir.
Samim Akgönül incelemesinde mübadeleden sonra Türkiye’de kalan Rum azınlığın bugüne kadar neler yaşadıklarını inceliyor.
Bu kez duyguların olayları insanileştiren, köşeleri yuvarlaklaştıran etkisi değil, bilimin kesin gerçekleri konuşuyor.
Varlık Vergisi’yle, 6-7 Eylül ve Kıbrıs olayları sonrasında sayıları gittikçe azalan, artık toplumsal mozayiğin bir rengi olmaktan da çıkan Türkiyeli Rumların yokoluş sürevini inceliyor Akgönül.
Kostas E. Tsolakidis
Çev. Berin Myisli
Literatür Yayıncılık
Yıl 1924. Lozan Antlaşması’nın hükümlerince Türkiye ve Yunanistan arasında yapılması kararlaştırılan mübadele başlamış, her iki ülkenin topraklarında yaşayan insanlar, evlerini, yerlerini, yurtlarını bırakıp göç etmek zorunda kalmışlar.
Kayseri’nin Alissopotamos, Türkçe adıyla Zincirdere kasabasında da yüzlerce yıl orada yaşayan Rumlar göç etmeye başlamış.
Son kalan aile, yörede çok sevilen Naziko öğretmen, annesi Anasta ve oğlu Kostas. Bütün eşyalarını toplayan aile atalarının mezarlarını ziyaret edip onlara veda etmek istiyor. Önce komşuları Türkler yalnız bırakmıyor onları bu ziyaretlerinde, arkasından da yolda karşılaştıkları bütün köylüler. Onlar haç çıkartırken Türkler de dua ediyor onların bu topraklarda kalan ölülerine. Hatta küçük Mustafa o çok sevdiği öğretmeni öyle yapıyor diye, sırf onun için haç çıkartıyor. Gözyaşları içinde uğurluyorlar yıllarca birlikte yaşadıkları, kardeş bildikleri aileyi.
Ulukışla Tren İstasyonu ve oradan zorlu bir tren yolculuğu ile Mersin’e varıyorlar. Sonra da buruk bir elveda ile Yunanistan’a yol alan bir gemiyle terk ediyorlar Anadolu topraklarını.
Kostas E. Tsolakidis’in 1981 yılında Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü alan anıları bu sahnelerle başlıyor.
Mübadillerin Anadolu’da ve yeni ülkeleri Yunanistan’da yaşadıkları ilginç olayları hüznün içinden çıkan muzip bir gülümsemeyle anlatıyor Tsolakidis.
Türkiye Rumları
Samim Akgönül
İletişim Yayınları
Lozan Antlaşması gereği yapılan mübadeleyi yaşayan bir Rum mubadilin insani hikayelerinden sonra, mübadele sonrası yaşananları bilimsel olarak inceleyen bir araştırma bu konudaki çerçeveyi netleştirecektir.
Samim Akgönül incelemesinde mübadeleden sonra Türkiye’de kalan Rum azınlığın bugüne kadar neler yaşadıklarını inceliyor.
Bu kez duyguların olayları insanileştiren, köşeleri yuvarlaklaştıran etkisi değil, bilimin kesin gerçekleri konuşuyor.
Varlık Vergisi’yle, 6-7 Eylül ve Kıbrıs olayları sonrasında sayıları gittikçe azalan, artık toplumsal mozayiğin bir rengi olmaktan da çıkan Türkiyeli Rumların yokoluş sürevini inceliyor Akgönül.