Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Eylül 14, 2007 00:00
Mevleviliğin Konya’dan sonraki en önemli merkezi sayılan, Itri’nin, Dede Efendi’nin yetiştiği, siyaset, düşünce ve sanat hayatında derin etkiler bırakan Yenikapı Mevlevihanesi sonunda restore edildi. 20. yüzyılda üç kez yangın geçiren, semahanesi yerle bir olan, arşivi kaybolan mevlevihane, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarıyla ayağa kaldırıldı.
Türkiye’nin en büyük ahşap kubbesine sahip olan semahane, klasik ahşap tekniğiyle yeniden kuruldu. Gecekonducular tarafından yağmalanan arazisinin bir kısmı kamulaştırılarak kaçak yapılardan arındırıldı. Duvarları yıkılarak sokaklara taşmış olan mezarlıklar toparlandı, mezar taşları elden geçirildi. Bahçesine yeniden salkım söğütler, mor salkımlar ve güller dikildi. Mevlevihane, Mevlana’nın 800’üncü doğum yıldönümü olan 30 Eylül’de kapılarını açacak.
Yenikapı Mevlevihanesi, İstanbul Zeytinburnu ilçesinde, Topkapı surlarının karşısındaki Merkez Efendi Mahallesi’nde yer alıyor. 1597’de Yeniçeri Başhalifesi Malkoç Mehmet Efendi’nin bağışladığı arazide kurulan tekke, Mevleviliğin Osmanlı başkentindeki en büyük merkeziydi. Aşevi, çilehaneleri, misafirhanesi, mezarlıkları, semahanesiyle tam teşekküllü bir külliye olan tekke, bir "asitane"ydi.
Dünyada 300’e yakın mevlevihane içinde sadece 14’ü asitane. Bir tekkenin asitane olabilmesi için tıpkı manastırlar gibi kentin karmaşasının dışında, geniş araziler içinde bulunması şart. Asitanelerde "Aşçı Dede" unvanı taşıyan dedeler, Mevleviliğe ilk giren kişiyi kapıda karşılayıp ona musiki, din, dil, matematik ve cebir eğitimi veriyor, nefsini kırması için belirli işlere gönderiyor, zamanı geldiğinde çilehaneye sokuyor. Bu dedenin işi
yemek pişirmek değil, bir nevi insan pişirmek. Bu külliyelerde, eli yatkın dervişler güzel sanatlar eğitiminden de geçiriliyor. Nakış, tezhip, hat, kalemişini öğreniyor. Şiir ise bir Mevlevi’nin gündelik hayatının bir parçası. Hüsn-ü Aşk’ın yazarı Şeyh Galip gibi büyük divan şairleri dervişlerin içinden çıkıyor. Yenikapı Mevlevihanesi’nin başına geçmiş yani postnişin olmuş bütün dedeler, Osmanlı kültüründe derin izler bırakmış divanlar kaleme almış.
77 DÖNÜMDEN7 DÖNÜME İNDİ
Bilindiği gibi müzik Mevlevi ruhunun en önemli gıdası. Asitanelerde gençlere müzik eğitimi de veriliyor. Her derviş en az bir müzik aleti çalıyor. Yetenekli olanlar enstrüman yapımı ve onarımı derleri alıyor. Besteci Itri, 1671’de Yenikapı Mevlevihanesi’nin o zamanki şeyhi Cami Ahmet Dede’nin yanında yetişmiş. Itri, Mevlevi tekkelerinde okunmak üzere bir ayin ile bir naat bestelemiş. Bu beste sema öncesinde saz heyetinin açılış parçası olarak kullanılıyor. Dede Efendi de Yenikapı Mevlevihanesi’nde eğitim alan bestecilerden biri.
Asitanelerde dervişlere hayvanat ve nebatat yani zooloji ve botanik dersleri de veriliyor. Mevleviler, insanın tabiatın hakimi değil sıradan bir parçası olduğuna, bir dervişin çiçekleri, hayvanları sevmesi gerektiğine inanıyor. Bu yüzden asitaneler, dervişlerin bağ, bahçe ve bostan kurabilecekleri genişlikte arazilere kuruluyor. Tekke arazisinde yetiştirilen sebze ve meyveler fazla geldiğinde görevli dervişler bunları çarşı pazarda satarak asitaneye gelir sağlıyor.
Yenikapı Mevlevihanesi tüm bu özellikleri içinde taşıyan bir külliye. Kurulduğunda 77 dönüm arazinin içinde yer alıyor, içinde cami, aşevi, 17 çilehane, şeyh konutu bulunuyormuş. Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra eski etkisini kaybeden bu kültür yuvasının arazisi yağmalanıyor, gecekonduların istilasına uğruyor. Şu anda çevresinde yapılan yıkım ve kamulaştırmalara rağmen Yenikapı Mevlevihanesi’nin elinde 77 dönümden sadece 7 dönümlük bir arazi kalıyor.
ÜÇ BÜYÜK YANGIN KÜLLİYEYİ ÇÖKERTTİ
Bu tekke, Osmanlı döneminin en büyük kitaplığına sahip. Fakat kütüphane 1909’da çıkan bir yangınla kül oluyor. Kütüphane daha sonra Mimar Kemalletin tarafından onarılarak yeniden inşa ediliyor. 1961’de Türkiye’nin en büyük ahşap kubbesine sahip olan semahane yanıyor. 1997’de ise ana binada çıkan yangın bu muazzam külliyenin yok olmasına neden oluyor. UNESCO’nın, Mevlana Celalettini Rumi’nin 800’üncü doğum yılı olan 2007’yi Dünya Mevlana Yılı ilan etti. Vakıflar Genel Müdürlüğü de, Gelibolu Mevlevihanesi ve Yenikapı Mevlevihanesi’nin restorasyonu için harekete geçti. Gelibolu, yapılan titiz restorasyon sonucunda bu yılın başında kapılarını yeniden açtı.
Yenikapı’nın restorasyonu ise 22 ay önce başladı. Mimar Kemalettin’in yeniden inşa ettiği ana binanın beden duvarları ayakta olduğu için bu yapının onarımı kolay oldu. Ama 1961’de yanan semahane sorunluydu. Çünkü sadece temel duvarları mevcuttu. Vakıflar’ın ve ihaleyi alan Güryapı İnşaat’in mimarları tekkenin eski fotoğraflarından hareketle binanın rölovesini çıkardı. İTÜ Mimarlık Bölümü Restorasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Refik Ahmet Ersen’in danışmanlığında yapılan restorasyona yüksek mimar Nilgün Olgun başkanlık etti.
MEVLEVİ KÜLTÜRÜMÜZESİ OLACAK
En büyük sorun ahşap kubbede çıktı. Bu kubbeyi ideal ölçülerde oturtmak için yapının üstü iki kez yapılıp yeniden yıkılmak zorunda kalındı. İnşaat yüksek mühendisi Bilgin 13.5 metre çapındaki kubbenin oturtulmasının tekniğini çözecek hesaplamaları yaptı ve ortaya olağanüstü bir iş çıktı. Toplam 900 metrekarelik kapalı alana sahip olan semahane binası tepeden tırnağa ahşap olarak yeniden inşa edildi. Bize binayı gezdiren ve eser hakkında detaylı bilgiler veren Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Tanyolaç, "Bu bina, Türkiye’deki en büyük ahşap rekonstrüksiyon yani yeniden inşa edilen yapıdır" diyor. Açılışı 30 Eylül’de yapılacak olan külliyede semahanenin yanısıra İstanbul Mevlevi Kültürü Müzesi de bulunacak. Vakıflar’ın arşivinde ve depolarında Mevlevilikle ilgili çok sayıda tarihi obje var. Bu eserler de bu sayede günışığına çıkmış olacak.
YAKIN TARİHTE SİYASETE DAMGASINI VURDUYenikapı Mevlevihanesi hem Osmanlı’nın siyasi tarihinde önemli bir yere sahip hem de cumhuriyetin kuruluşunda ciddi roller üstlendi. Saray üzerinde büyük itibara sahip olan tekke, 17. ve 18. yüzyıllarda padişahların ve sadrazamların önemli bir bölümünü etkiedi. IV. Murat ve II. Abdülhamit’in saltanatı sırasında devletle tekkenin arası açıldı. Yenikapı Mevlevihanesi, Osmanlı modernleşmesine destek verdi. Tanzimat döneminin iki büyük sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa ile Ali Paşa, tekkenin müdavimlerinden. Abdülhamit, Jöntürkleri desteklediğini öğrenince Mevlevihane’nin olanaklarını daraltarak boğmaya çalışıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda kurulan ve bin dervişten oluşan Mevlevi Alayı’nın nefer ve komutanlarının büyük bölümü Yenikapılı dervişlerden oluşuyor. Şam cephesine gönderilen bu dervişler savaşta bile insan canına kıymanın doğru olmadığına inandıkları için sıhhıye taburlarında yer alıyor, lojistik hizmetlerinde çalışıyor, müzik yapıyor ve yemek pişiriyor. Kurtuluş Savaşı’nda ise İstanbul’dan Anadolu’ya silah sevkiyatı Bahariye Mevlevihanesi ile Yenikapı Mevlevihanesi’nin görevlerinden biri oluyor.