Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar, Yüksek Mahkemenin yeni düzenleme için verdiği 6 aylık sürenin beklenmemesi gerektiği görüşünü de savundu.
AA muhabirine konuşan Çocuk İstismarı ve İhmalini Önleme Derneği, Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği ile Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonundan uzmanlar, Anayasa Mahkemesinin Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) çocuğun cinsel yönden istismarını düzenleyen 103. maddesinin birinci fıkrasındaki "15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına" ilişkin hükmü iptal etmesini değerlendirdi.
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Bahar Gökler, Yüksek Mahkemenin iptal kararının çocuk haklarına tamamen aykırı, çocuk istismarı suçlarını artıracak bir karar olduğunu ileri sürerek, "Bu şekilde çocukları nasıl koruyacağız bilmiyorum. Her şeyden evvel uluslararası sözleşmelerce 18 yaşın altındaki her bireyin 'çocuk' kabul edildiği açıktır. Cinsel tacizde çocuğun rızası diye bir durum asla söz konusu olamaz. Çok vahim bir karar." diye konuştu.
Gökler, kararın iptali ile yeni düzenleme yapılması için 6 ay süre verildiğine dikkati çekerek, bu süre beklenmeden çok hızlı bir şekilde çocukları koruyan bir düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
"TALİHSİZ BİR KARAR"
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Aysun Baransel de 18 yaşın altındaki tüm bireylerin "çocuk" olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getirerek, "Biz yıllardır bunun savaşını verirken 18 yaşın altındaki her bireyin çocuk olarak kabul edilmesi ve bu çocuklara yönelik işlenen suçların da 'rıza' şartına bakılmaksızın, cinsel istismar olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunurken, bu kararı çok talihsiz olarak nitelendiriyorum. Anayasa Mahkemesinin kararında, 'kademeli' diye bir kavramdan söz ediliyor. '8 yaşındaki çocuğun mağduriyeti ile 14 yaşındaki bir çocuğun mağduriyetine verilen cezanın aynı olamayacağı' ifade ediliyor. 18 yaşın altındaki her birey çocuktur. Uluslararası sözleşmelerle biz bu karara imza atmış bir ülkeyiz." görüşünü paylaştı.
Akranların birbirine yönelik işlediği cinsel suçların kademelendirilerek cezalandırılabileceğini aktaran Baransel, şunları kaydetti:
"Akranlar arasında rıza ile ilişkinin suçları tartışılsın ama 60 yaşındaki bir adamın 15 yaşında bir çocukla ilişkiye girmesinin neresinde bir rıza aranmaktan söz edilebilir? Bu ilişki nasıl normal kabul edilebilir? Burada çocuğun rızası nasıl aranabilir? Kaldı ki hakim yaş arasında bir kademelendirme yapmayı öngörüyorsa 8 yıl ile 15 yıl arasında zaten takdir yetkisi var. Bu zaten var. Çocuğa dokunmak demek çocuğun hayatını paramparça etmek, dünyasını, hayatını elinden almak demek. Neden empati duyamıyorlar? 'Bir gün bu benim de çocuğumun başına gelir' gerekçesiyle empati duyarak bakmıyorlar? Vicdanları ile hareket etmiyorlar, bir çocuğun masumiyetini yok sayıyorlar?"
Baransel, 6 aylık sürenin beklenmeden bu kararın acilen "tamir edilmesi" gerektiğini belirterek, "En önemli boyutu, bu karar acilen tamir edilmezse çocuk istismarcıları ortada yeni düzenleme olmadığı için aramızda gezmeye başlayacak. Kanun maddesi yerinde olmadığı için yetişkine ait maddeden yargılanacaklar. Çocuğa yönelik nitelikli suçtan uzaklaşmış, sıyrılmış olacaklar. Çocuğa yönelik suç yetişkine yönelik suç gibi değerlendirilecek." değerlendirmesini yaptı.
"ÇOK SAYIDA ÇOCUK BEDEL ÖDEYECEK"
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Sabit Aktaş ise yasal olarak çocuk ve kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasına yönelik bir düzenleme bulunduğuna dikkati çekerek, Anayasa Mahkemesinin kararlarında bunu göz ardı ettiğini savundu.
Aktaş, "Çocuklara yönelik taciz, tecavüz bir hayatın karartılması, bir çocuğun ölümüdür" diyerek, Anayasa Mahkemesine, basit bir olgu olarak değerlendirmek yerine bu suçlara bir "cinayet" gözüyle yaklaşma çağrısında bulundu.
Bu tür düzenlemelerle istismar suçlarının daha da artacağını savunan Aktaş, "Ne yazık ki çok sayıda çocuk bedel ödeyecek. Biz bu mesleği yapıyoruz ve bu kararın ne getirebileceğini öngörüyoruz. Yıllardır toplumdan kopuk, kulelerinde yaşayan hukukçular duruşma salonlarına girsinler de o çocukların yaşadıklarını anlatırken, neler yaşadıkların izlesinler, dinlesinler. Ondan sonra da bu kararları versinler." görüşünü savundu.
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Çocuk Koruma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Coşkun, kararın çocuklar açısından çok ciddi riskler oluşturabileceğini iddia etti.
Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmeler ile 18 yaş altı her kişinin "birey" olarak kabul edildiğine vurgu yapan Coşkun, bedensel büyümesi tamamlanmamış, psikolojik açıdan olgunlaşmamış bu yaş grubuna yönelik her türle cinsel eylemin rıza olup olmadığı kıstası aranmaksızın "suç" sayılması gerektiğini ifade etti.
"AİHM'E GİDEBİLİRİZ"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise "rıza" kelimesinin çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında geçerli olmaması gerektiğine vurgu yaparak, şu görüşleri savundu:
"Bu kararla istenmeyen evlilikler olacak, kaçırıp tecavüz edecekler, çocuklar erken yaşta evlendirilecek, eğitimin önü kapatılacak, ruh sağlığı bozuk nesiller yetişecek. Vatandaşa suç işleme cesareti veren bir Anayasa Mahkemesi kararıdır.
Karar, Türkiye için bir daha düzeltilmesi mümkün olmayacak sonuçlar doğurabilir. Kararın iptali için bir girişim yapıp yapamayacağımıza bakıyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de gidebiliriz. Yeni düzenleme oluşurken sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin de alınmasını talep ediyoruz. Bu karara biz
Kadın Dernekleri Federasyonu olarak nasıl karşı çıkabiliriz onu araştırıyoruz. En ufak bir yol bulduğumuz anda bu müracaatı yapacağız."