Çaycı askısı teorisi

ON yıl kadar önceydi. Değerli arkadaşım İbrahim Kavrakoğlu küreselleşmenin büyük finansal ve iktisadi çalkantılara sebep olduğunu ve ileride de olacağını "çaycı askısı" teorisiyle anlatırdı.

İbrahim, mühendislik profesörü olduğu için, iktisadi hayatla ilgili gözlemlerini fizik modellerle açıklamakta ustaydı. Ben de iktisat dáhil, bütün bilimlerin temelinin fizik olduğuna çoktan iman etmiştim. İbrahim hocanın, çaycı askısı teorini daha önce bu köşede anlattım. Şimdi sırası geldiği için tekrarlayacağım. Herkesin bildiği gibi kahvehane garsonlarına çaycı denir. Çaycılar, yaklaşık 40 cm boyunda üç metal çubukla tepedeki taşıma halkasına bağlanmış bir tepsi kullanır. Buna çaycı askısı denir. Çaycılar, bu tepsinin üzerine içi çayla dolu 20-30 bardağı dizer. Sonra askısını sağa sola sallayarak masaların arasından koşar adımla kıvrılarak geçerek çayları dağıtır. Bu esnada tepsinin yere paralelliği kaybolur. Ama çaylar bardaklardan dökülmez. Bardaklardaki çaylar, kenarı çepeçevre yükseltilmiş bir tepsinin içine boca edilse, çaycı da bu askılı tepsiyi sağa sola sallayarak yürüse, tepsideki çaylar daha ilk manevrada müşterilerin üzerine dökülür. Sebebi açıktır. Aynı açısal eğimde küçük çaplı bardaklardaki çayın bardak kenarına olan mesafesi az değişirken, büyük çaplı tepside bu yükselme ve alçalmalar misliyle artar. Üstelik suyun akışkanlığının verdiği dinamik etki, büyük çaplı tepside kenardaki çayı hızla dışa doğru iter. Bu sebeple tankerler de bölmeli inşa edilir.

* * *

Bizi de ciddi şekilde hırpalayan dünya ekonomik krizinin, gerek çıkışında gerekse kısa sürede tüm ülkeleri etkisi altına alışında "küreselleşmenin" payı olduğu açıktır. Bundan önce Pasifik’te, Rusya’da, Türkiye’de ve Latin Amerika’da yaşanan finansal krizler de küreselleşme ile "akışkanlığı" artan sıcak para yüzünden çıkmıştı. Ama o krizler büyük ekonomileri rahatsız etmemişti. Dolayısıyla küreselleşmeye karşı ciddi bir meydan okuyuş olmamıştı. Şimdi zengin uluslar benzeri bir krizin mağduru haline gelince "ekonomide ulusalcılık" gündeme geldi. Ulusal ekonomilerden kurulu bir dünya ekonomik mimarisi düşünülmeye başlandı. Hemen söyleyeyim, ekonomide ulusalcılığa dönüş mümkün değildir. Yani çayları küçük bardaklarda taşımak "ekonomik" değil. Çayı, kenarlı tepside taşımak da tehlikeli, çünkü bir dalgada hepsi dökülüyor. Muhtemelen çözüm, çayı büyük çaplı bardaklarda taşımaktır. Bu ulusal değil, ama "bölgesel ekonomiler"den kurulu bir dünya ekonomik mimarisidir. Burada Mundell’in "Optimum para birimi bölgesi" kuramına atıf yapmaya mecburum. Artık net bir şekilde görülüyor ki; iktisadi krizler, finansal krizlerden, finansal krizler de faiz ve kur arbitrajlarından kaynaklanan sermaye hareketlerinden doğuyor. Dönüldü dolaşıldı, krizin çözümü uluslararası para sisteminin yeniden tasarlanmasına dayandı.

Son Söz: Paranın, azı da çoğu da zarardır.
Yazarın Tüm Yazıları