Güncelleme Tarihi:
Çakıcı'nın Devlet Bakanı Eyüp Aşık'la yaptığı konuşmanın bantını Paris temsilcimiz Muammer Elveren ele geçirdi. Banttaki konuşmalar, yeraltı dünyasının sadece istihbarat servisleri ile değil siyasilerle nasıl ilişkiler içinde olduğunu gözler önüne seriyor. Elimizdeki kaset, Çakıcı'nın, Aşık'la inanılmaz konuşmaları yer alıyor.
Paris Temsilcimiz Muammer Elveren, Türkiye'de tanınmış bir parti liderinin de elinde olduğu saptanan kaseti, bugün yargılanacağı güne kadar ‘‘Geçici tutuklu’’ statüsü olduğu için avukatları ve ailesi dışındaki kişilerle görüşmesi kesinlikle yasak olan Alaattin Çakıcı'ya Fransız yetkililerin sunduğu gazeteci listesinden Nice Merkez Cezaevi'nden verdiği ‘‘Kaseti yazılı basından sadece Hürriyet'in Paris Temsilcisi Muammer Elveren'in yayınlamasını kabul ediyorum’’ onayından sonra alabildi.
Virgülüne dokunmadan
Alaatin Çakıcı ve Devlet Bakanı Eyüp Aşık arasında geçen diyaloğun bulunduğu kasetteki müthiş konuşmalar virgülüne dokunmadan şöyle:
İ.K- Alo
A.Ç- Alo
İ.K- Alo.. Efendim..
A.Ç- Haa ... İyi günler.. Sayın Bakanım Eyüp Bey'i rica ediyorum... ben yurt dışından arıyorum.
İ.K- Kim arıyor
A.Ç- Alaatin der misiniz..?
İ.K- Kim?
A.Ç- Aladdin.
İ.K- Tamam Abi... Bir dakika
E.A- Alo
A.Ç- Alos
E.A- Efendim
A.Ç- Abi nasılsınız? iyisiniz inşallah?
A.Ç- Teşekkür ederim... Sağol.. Sen nasılsın?
A.Ç- Ne olsun abi.. Bildiğin gibi uğraşıyoruz işte.. Siz iyisiniz inşallah
E.A- İyi, uğraşıyoruz valla biz de işte.... Gördüğünüz gibi uğraşıyoruz..
A.Ç- Evet abi
E.A- Ne yapıyorsun... Sıhhatin sağlığın yerinde mi?
A.Ç- Vallahi Abi sıhhatimiz işte... Sıhhatimiz aslında iyi değil... Biliyorsun seninle konuştuk... Sağolasın. Yani sen benim abimsin... Sen o zaman bize bir haber verdin işte... Biz de o zaman bildiğin gibi bir yer değiştirdik..
E.A- Ha...
A.Ç- Daha sonra duyduk ki... Tabii... Yani bazı şeyler duydum.. Üzüldüm tabii
E.A- Bir adam göndermişler oraya. Ondan sonra birşeyler olmuş, haberin var onlardan herhalde.
A.Ç- Ya... Şimdi bunlar... Aslında... Bazı şeylerden haberimiz varda...
E.A- Selçuk diye....
A.Ç- Benim...
E.A- Selçuk diye bir adamı göndermişler
A.Ç- Ya.. onlardan bir şey olmaz. Abi aslında şu...
E.A- Hayır... yani göndermişler oraya... şey için
A.Ç- Doğrudur... benim üzüldüğüm şu yani abi
E.A- Ben sana birşey söyliyeyim. Ben bir iki kişiylen daha haber gönderdim sana... Hem Enis'e söyledim ... Birisi daha söylemişti bana.... o senin Mesut Bey'le ilgili şey yaptığın konu doğru değil... Hiç mümkün değil.
A.Ç- Vallahi şimdi.. şu... biliyor musun Eyüp abi... Mesut Bey önce bizim hemşehrimiz... Daha sonra tabii ki eee...
Sağlam gelmesin...
E.A- O söz Mesut Bey'den çıkmamış... Hiç mümkün değil ben konuştum kendisiyle...
A.Ç- Sonra... Mesela şöyle birşey... diyorlarki...birine... birine açıyor telefon... Orada bir arkadaşım var yanında.... malum insanın yanında (Mesut yılmaz) buraya ‘Sağlam gelmemeli ölü gelmeli'' falan deyince..ee tabii ben bu işe çok üzüldüm..çünkü biz Mesut beye...
E.A- Ya.. mümkün değil
A.Ç- Biz... Mesut beye hayatım boyunca hiçbir zararım olmadı.. biliyorsun o dönemler, seninle hergün konuşuyorduk... artı mesela birgün bana şey oldu. Ömer Göktuğ dediki...ben dedi... şeyle konuştum..dedi..Eyüp Beyle konuştum dedi. Mesut Bey şeye çıkacak ..televizyona çıkacak
E.A- Çıktı... grup toplantısnda, aynı Ömer'in istediği gibi açıklamayı yaptı..
A.Ç- Evet. onun üzerine ben de dedimki çıkar...çıkar dedim. Aslında ben Mehmet Ali Yılmaz'la konuştum oda bana ‘‘Ben Mesut'la konuştum..o da televizyona çıkıyor’’dedi. Hatta Hüsamettin Abiyle konuşuyor Mehmet Ali Yılmaz.. Peki dedi bana... anlıyormusun?
E.A- Tamam
A.Ç- Sonra ben baktım ki hiçbir zararım olmamış... sadece Mesut beye benim faydam olmuş...artı.. anlıyorsun.. bana bir banka teklif ettiler.. Ben dedim ki, ben ne Mesut beyi, nede Eyüp Abiyi asla yarı yolda bırakmam... Ben bu televizyon konuşmasnı yapacağım...
E.A- Ha Evet..
A.Ç- Tabii ben bazı şeyleri beklerken.. İnsanoğlu abi be ya ... Cavit Çağlar o dönemler benimle hergün telefonda konşuyordu, hükümet gittikten sonra adam telefonlarıma bir daha çıkmadı.. hayat bu ne yapacaksın..
E.A- Yalnız.... Ben sana birşey söyliyeyim. O sözü sana söyleyenin.. muhtemelen daha evvel, hani Tansu hanımla takıştın.. makıştın.. buna benzer seni Mesut beyle takma gibi niyeti olabilir...onu sen iyi bir tetkik et...
A.Ç- Yani..şu abi.. biliyormusun abi... benim Mesut beye gönül hizmetimden başka birşeyim olmamış... düşünüyorum... taşınıyorum, benim canımı niye istesin... abi...çok üzüldüm..
E.A- Ya... mümkün değil... ya...sen ne diyorsun ya! bana bunu söyleyenlerin haber verenlerin şeyinden Mesut beyin haberi var ya!
Mesut Bey kaçsın demiş...
A.Ç- Hatta o zaman sen bana dedinki, Mesut bey bana dediki, İşte.. Aladdine ulaşırsan söyle. Amerikaya onun için buradan bir ekip gitti... de.. dedin. Ee bana bunu Eyüp abi söyledi.. adamcağız hem haber verip, hem benim canımı niye istesin? dedim yani. Alo...alo.. (Hat kesiliyor)
E.A -Alo..
A.Ç- Eee abi kesildi.. kesildi
A.Ç- Eee...özür dilerim
E.A- Ben İstanbuldan Silivriye doğru gidiyorum belki yolda kesiliyor.. herhalde şeyden...
A.Ç- Haa bilemiyorum da... yani düşündüm Mesut bey..
E.A- Yani bu... sen bana birşey.. sen bana.. bana söylesene yaa sana bunu söyleyen iyi takip ettinmi.. yani dost bir adammı hakikaten
A.Ç- Yani bu dost hakikaten dost... ama ondan sonra...
E.A- Seni onunla takıştırmak isteyebilir yani..
A.Ç- Bilemiyorum...sonra düşündüm dedimki yani... ben Eyüp abiyle konuştum bana dedi ki Mesut bey... haber verdi ki bu Alaattin'i alacaklar.
E.A- Evet evet..
A.Ç- Ona ulaşırsan haber ver ona diye...
E.A- Evet İçişleri Bakanı söyledi... ama Mesut bey söyledi ona..
A.Ç- Evet... yani düşünebiliyor musun abi...yani Allah kerim...yani üzüldüm be abi.. başka bizim.. şimdi ne diyeyim yani...
E.A- Yaa.. onu diyen adam onu der mi... ikisini beraber der mi? ..dur bakayım ben şeyi arayayım... bu Selçuk.. şey var, nedir... o başkomiser Selçuk Demiralp oraya gelen..
Çakıcı’ya casusluk...
A-Ç- Evet abi
E.A- Anladın mı?
A.Ç- Anladım abi
E.A- Amerikaya gönderdikleri adam... ben onu bir arayayım ..çağırayım.. bir konuşayım onunla bakim ne... ne biliyor.. ne diyor.. ne olmuş oralarda.. yani giderken kendisine ne demişler.. niye gitmiş gelmiş
A.Ç- Eee hayırlısı
E.A- Amerikaya geldi.. kaldı biraz biliyosun belki..
A.Ç- Evet evet..
E.A- Biliyorsun
A.Ç- Evet...Ya abi ben senin lafından sonra hemen yer değiştirdim, yukarıya Kanada'ya çıktım bir iki ay bekledim tekrar geriye döndüm yani
E.A- Yaa.. Amerikaya gönderdikleri adamı biliyorsun da..
A.Ç- Evet...evet..evet abi
E.A- Bu Artvinli başkomiser var burda Selçuk şey.. Selçuk.... değil de... şey nedir.. Demiralp'te...ama ismini unuttum şimdi, Selçuk diyesim geliyor yahutta ona benzer birşey soyadı Demiralp
A.Ç- Eee sen iyimisin abi
E.A- Sentürk...Şentürk..
A.Ç- Haa
E.A- Şentürk Demiralp
A.Ç- Evet abi sen iyimisin.. Eyüp abi yani sen...
Ben yaşadıkça benim abimsin
E.A- Ben iyiyim.
A.Ç- Ben yaşadığım sürece benim abimsin yani ...Mesut beyi boşver...
E.A- Sağol.estağfurulah sağol..sağol..
A.Ç- Mesut bey benim için önemli değil yani...benim için önemli olan sizsiniz... Mesut bey, bilemiyorum vallahi eee... daha evvel yumruğu yedi bak...
E.A- .....
Rahat değilim sonra konuşalım
A.Ç- Mesut bey anlıyor musun kendisine hizmet eden adamı pek sevmez anladın dediğimi değil mi abi..? (Gülüşmeler)
E.A- Neyse hayırlısı onu şey yaparız....onu
A.Ç- Peki abi hürmet ediyorum varmı benden bir emrin?
E.A- Bana birşey diyecektin,... şey dediler ki önemli birşey diyecek sana eee onu da..
A.Ç- Ee şu anda... eee şey değilim... rahat değilim yanımda arkadaşlar var duymasını...istemiyorum.
E.A- Anladım...anladım
A.Ç- Ben seni sonra ararım abi
E.A- Hay..hay, peki
A.Ç- Peki teşekür ediyorum..çok sağol...