Güncelleme Tarihi:
BURSA,(DHA)- BURSA Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, siyasi iktidarın barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ne ilişkin tavır ve girişimlerinin, 2010 Referandumuna konu olan Anayasa değişikliği kapsamında yer alan ‘FETÖ Projesi’ olduğunu savundu.
Av. Gürkan Altun, yeni avukatların ruhsat töreninde yaptığı konuşmada, siyasi iktidarın, son günlerde barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ne yönelik girişimlerine değindi. Altun, 15 Temmuz 2016 ve öncesinde yaşanan sürecin, ‘hukuk devletinden uzaklaşmada’ önemli olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
FETÖ’YÜ PALAZLANDIRAN İKLİM NEDEN SORGULANMIYOR?
“Biz o zaman da tehlikeye işaret eden, yargının erozyona uğradığı yönünde eleştirilerde bulunan bir kurum ve o kurumun mensuplarıydık. Bizler bu ülkede 2010 referandumunu yaşadık. Bursa Barosu ve birçok baro ve elbette Türkiye Barolar Birliği, 2010 referandumuna konu olan anayasa değişikliğine ‘Hayır’ demiştik. Temel sebebi HSYK yapısının cemaate bağlanacak olmasıydı. Bu tehlikeye dikkat çektik ama dinlenmediler. Öyle bir HSYK meydana geldi ki, bütün illerde özel yetkili hakimler ve savcılar o HSYK tarafından atandı. Hepinizin bildiği 17-25 Aralık süreci de o atamalarla kategorize edildi ve gerçekleştirildi. Sonra da 15 Temmuz geldi, ardından cadı avı başladı. HSYK seçiminde FETÖ yapılanması lehine oy kullanan 5 bin 800’e yakın hakim, savcı vardı ve tek tek cımbızla arandı. Gelinen noktada 4 bin 400’ü görevden alındı, 2 binden fazlası da tutuklandı. Görüldü ki 4 bin 400 içerisinde masum olanlar da var. Suça iltisakı olmamış, FETÖ’nün sağından solundan geçmemiş onlar, yüzler, belki binler var. Bir kısmına hakları iade edildi, bir kısmı hala hukuk mücadelesi sürdürüyor. Bir taraftan da elde büyüteçle o 5 bin 800 sayısına ulaşılmaya çalışılıyor. Bunu yaratan iklim neden sorgulanmadı, sorgulanmıyor?
HANGİ DİNE, HANGİ MEZHEBE, HANGİ İDEOLOJİYE GÖRE BÖLECEKSİNİZ?
Biz Avukatlık Kanunu değişikliğine karşı değil miydik? Elbette ona da karşıydık. O zaman da 150 avukatın yan yana gelip dernek kurma rahatlığıyla bir baro kurabileceği yönünde düzenleme vardı. 2013’te önümüze konulduğunda bütün avukatlar buna şiddetle karşı çıktı ve rafa kaldırıldı. Belki iktidar için zamanlaması doğru ama hiç de doğru olmayan bir zamanda, ki herkes savaşa odaklanmışken, ‘Efendim bu Barolar Birliği’nin önündeki Türkiye kelimesini kaldırın!’ Bu barolar belli kişilerin, belli ideolojilerin güdümünde, onları da kapatalım, yerine yenilerini açalım. İsteyen istediği baroya üye olsun! Hatta baroya üye olma zorunluluğunu da kaldıralım!’ Peki biz neyle mücadele ediyorduk? Biz Fethullahçı yapılanmaya neden karşı çıkıyorduk? ‘Yargıyla birlikte savunma makamını da parselleyecekler’ demiyor muyduk? Bu onların projesi değil miydi? Bunu, onlar istemiyor muydu? Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Ülkenin bütünleşmeye ihtiyacı varken, siz birden fazla barolar kurarak, belli bölgelerde Kürt, Çerkez, Azeri baroları, Türk baroları mı kuracaksınız? Baroları, neye göre böleceksiniz?
AVUKATLAR BAROLARIN BÖLÜNMESİNE MÜSAADE ETMEZ
Bütün bunlardan hareketle öncelikle iktidarı aklıselime ve hukukun evrensel kurallarını işletmeye çağırıyorum. Siz baroları, mezheplere, ideolojilere göre bölemezsiniz. Avukatlar buna müsaade etmez. Siz 10 tane kurulsun deseniz de Bursa’da bir tane baro mevcudiyetini sürdürür. Bu baronun temelinde yılların mücadelesi var. Bu üç beş günün olayı değil. Bu sadece Cumhuriyetin kazanımı da değil. Bursa Barosu 1909, İstanbul Barosu 1878 yılında kurulmuştur. İhtiyaçtan kurulmuşlardır. Siz bu ihtiyaçları görmezden gelerek avukatları yalnızlaştırmaya, meslekten soğutmaya, mesleki birliği ortadan kaldırmaya çalışmamalısınız. Temel derdiniz ve amacınız bizim aramızdaki ayrışmaları ortadan kaldırmak, yeni kesişme noktaları yaratmak olmalıdır. Toplumu bütünleştirmektir. Ayrıştırmak değil.”
FOTOĞRAFLI