Güncelleme Tarihi:
10 Ekim’e kadar açık kalacak sergide resimden, enstalasyona; videodan, heykele yok yok. Suç kavramından yola çıkan serginin küratörü Halil Altındere, antimilitarizmden, antimilliyetçiliğe; soran, sorgulatan bir yolculuğu anlatıyor. Eskiden tütün deposu olan, Depo İstanbul’dan içeri girdiğinizde karşınıza iki polis kalkanı çıkıyor. Sergiyi gezmenin başka yolu yok; o kalkanlardan geçeceksiniz. Sanatçı Ahmet Öğüt’ün tasarladığı polis kalkanlarından geçtiğinizde farkında olmadan suça dahil oluyorsunuz. İçeride, 40’ın üstünde yapıt var. Serginin küratörü Halil Altındere’yle ‘düşünce suçluluğunu’ konuştuk.
YENİÇERİLERDEN ASKERİ DARBELERE |
Serginin en göze çarpan eserlerinden biri de sanatçı Canan’a ait.(Soyadı kullanmıyor). Canan, Vakvak Ağacı adlı eserini şöyle tanımlıyor: “Vakvak Ağacı, minyatürlerden ve yakın Türkiye tarihine ait görsellerden oluşan 21 dakikalık bir video animasyon. ‘Vakvak’ kelimesi Osmanlıca’da, ‘korku’ anlamına geliyor. Bu video, adını İslamiyet’e göre cehennemde bulunan, meyveleri insan kafası olan efsanevi bir ağaçtan alıyor. Videoyu, İslam Mitolojisi’nde bulunan bu ağaçtan ve Osmanlı dönemindeki yeniçeri isyanından yola çıkıp, yakın Türkiye’deki askeri darbeler ile bağlantı kurarak kurgulamayı tercih ettim.” |
Böyle karma bir sergi yapma fikri nereden çıktı?
Bu sergiyle ne anlatmayı amaçlıyorsunuz?
- Siyasetin, düşünce suçluluğunun, masum suçların belleğini tutuyoruz. İktidardan, toplumsal cinsiyet politikalarına bir çok olguya eleştiri var. Birey hem kendine hem topluma karşı suç işleyebilir. Bunun baskısıyla da yaşayabilir. Ama sanatçının “Acaba şunu söylesem suç mu olur” otokontrolüyle yaşamaması gerekiyor.
NEW YORK’TAN DİYARBAKIR’A
Bu serginin düşünce suçuna bakış açısı nedir?
- Aslında Burak Delier’in “Son General” adlı heykeli, iyi bir özet. Burada kapana kısılmış bir general görüyoruz. Tüm bu Ergenekon sürecinden tutun da, geçmişteki darbelere her şeyden bir iz bulabilmek mümkün. Düşünce suçluluğunun bir sanatçı için kabullenilemez olduğu vurgulanıyor her eserde.
Serginin ismi neden Fikirler Suça Dönüşünce?
- Tarihsel bir referans almak istedim. 1969 yılında, bağımsız küratörlüğün öncülerinden Harald Szeeman’ın “Tavırlar Biçime Dönüşünce” sergisinin başlığından esinlenerek, “Fikirler Suça Dönüşünce” sloganı altında, farklı kuşak, tutum ve dillerden gelen genç güncel sanat enerjisini ortaya çıkarmayı amaçladık. Bu sergide New York’tan, Diyarbakır’a dünyanın her yerinden Türkiyelilerin eserleri var. Ve görüyoruz ki, nerde olurlarsa olsunlar, fikir ve suç kavramlarına bakış açısı değişmiyor.
Eserler satışa çıkarılacak mı?
- Hayır, burada hiçbir şey satılık değil. Sergi 1 Eylül’de açıldı, Dünya Barış Günü’nde. 10 Ekim’e kadar ücretsiz gezilebilir. Açılışın üzerinden kısa bir zaman geçmesine rağmen, 1000’in üzerinde seyirci kazandık. İlgiden çok memnunum.
DİKENLİ TELLERDEN HAMAK YAPTI |
Fotoğrafçı Murat Gök, eski bir köy öğretmeni. Öğretmenlik yaptığı bölgede çektiği “Sınır” adlı fotoğrafını açıklıyor: “Bu fotoğraf, Mardin’de sınırın geçtiği bir yerde çekildi. Oradaki çocuk da, bölgenin yerlisi. Sınırdan hamak yaptık, böylece o ‘geçilmez’ sınır, hamak bir sağa bir sola sallandıkça geçildi. Burada o gencin sınır tanımazlığı var. Sınır bana komik gelen bir olgu. Oradaki çocuklar, topları kaçtığında bile gidip toplarını alamıyorlar. Ben de bununla dalga geçmek istedim.” |
BAYRAĞA BAKARKEN HAYATI KAÇIRANLARA |
Şener Özmen, sergiye hem “Bayrak” adlı fotoğrafını vermiş, hem de serginin katalog yazarlığını yapmış. Özmen, fotoğrafı şöyle anlatıyor: “Buradaki bayrağı Türk bayrağı olarak algılamamak gerekiyor. Zaten bayrağı kullanmamamın sebebi de bu. Bu fotoğraf, bir milliyetçilik eleştirisi. Her marşta esas duruşa geçenlere, her bayrak gördüğünde selama duranlara bir gönderme. Bayrağa bakarken, boyunları tutuluyor, ve boyunduruk kullandıkları için artık sadece bayrağa bakabiliyorlar ve etrafında olup biteni kaçırıyorlar.” |