Bu gezi unutulmaz

BATI Trakya; Dedeağaç, Rodop ve İskeçe illerinden oluşuyor. Gümülcine, Rodop ilinin merkezi; genel nüfusu 104 bin; Türk azınlığın oranı yüzde 55 dolayında. Merkez nüfusu ise 45 bin. Başbakan Tayyip Erdoğan dün bu kenti ziyaret etti.

Gerçekten tarihi bir gezi oldu; kalabalıklar, Erdoğan’ı coşkuyla karşıladılar.

Atina’dan sonra Kavala’ya geçti Başbakan Kavala, Batı Trakya sınırları dışında; Gümülcine’ye de 90 km uzaklıkta... Sabah buradaki havaalanına gittik; hiçbir organizasyon yapılmadan 1000 Türk gelmiş. Karşılayıcılar arasında, seçilmiş müftüler (Gümülcine/İbrahim Şerif ve İskeçe/Mehmet Emin Aga) ile 4 belediye başkanı ve 7 nahiye müdürü, merkezi İstanbul’da bulunan Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Burhanettin Hakgüder de bulunuyor. Çevre polis ile çevrili; Türklerden protokole kimse sokulmuyor. Herkes kırgın ama tepki göstermek istemiyor.

Saat 12.00’lerde uçak iniyor; sadece Kuzey Yunanistan Bakanı Nikos Çierçionis resmi karşılamada bulunuyor. Başbakan Erdoğan’ı görebilecekler mi? Biraz sonra Erdoğan konvoyla çıkarken, aracını durduruyor; eşiyle yürüyerek alan otoparkında kendisini bekleyenlere doğru yürüyor; bir alkış kopuyor. ‘Nasılsınız, iyi misiniz?’ diyerek belki 30 kişinin elini sıkıyor. Slogansız, bayraksız alkışlı sevgi gösterileri onların yüreklerinden bir şey koparmıyor değil.

Manzarayı gördüğünüzde, ev sahibi, burada konuktan hoşnut değil mi diye düşünüyorsunuz. Başbakan’ın, Dedeağaç Havaalanı’na inmesine izin verilmemesi ilginç yorumlara yol açtı. Yunanlılar, Gümülcine’ye daha yakın olan bu havaalanının onarımda olduğunu ileri sürdüler. Ancak bir akşam önce uçak indiği anlatıldı bize; asıl engellemenin Türklerin havaalanında daha kalabalık bir şekilde Başbakan’ın karşılanacak olmasından duyulan rahatsızlık olduğu açık. Zaten, Sadık Ahmet’in cezaevine girdiği gün çıkan olaylardan beri ilk kez Çevik Kuvvet’in bölgeye sevk edilmesi ilginç. Zaten Batı Trakya’da dün 5 bin polisin görev yaptığını öğrendik.

OSMANLI DEYİMİYLE...

İki helikopter konvoyu uzaktan takip ediyor; Gümülcine’ye kadar olan otoyoldan tali yollara çıkışlar tutulmuş; güzergáh dışına kimse bırakılmıyor. Çevre yemyeşil; dönüşte Batı Trakya bölgesine girerken, Batı Trakyalı bir yurttaşımız, eliyle işaret ederek, ‘Bakın Osmanlı’nın deyimiyle söyleyeyim; burası için bizler ‘Sarışaban ovası, altın yuvasıdır’ deriz. Ama burasını Batı Trakya’dan ayrı bir bölge artık’ derken biraz da buruktu.

Rodop dağlarının karlarıyla beslenen Karasu nehrini geçiyoruz. Bizim konsoloslarımız Meriç ile Karasu nehirleri arasındaki bölgeden izinsiz dışarı çıkamıyorlarmış eskiden; şimdi öyle değil tabii.

Gümülcine, bir şantiye gibi; önceki baskılar nedeniyle verilmeyen izinlerin açılması nedeniyle inşaat sektörü patlamış; 2 bin konut yapıldığını söylüyorlar. Atina ve Selanik’ten gelip Türkçe kartvizit bastıran müteahhitlerin, en değerli Türk arsalarını kat karşılığı alıyorlarmış. Ayrıca Türk cemaatine ait harabe haline gelmiş gayrimenkullerin değerlendirilmemesi de bir yakınma konusu...

KONSOLOS GİTMESİN

Konsolosluğun önü dün öğleden sonra ana baba günüydü sanki. Başkonsolos Hüseyin Avni Botsalı, Başbakan’a Batı Trakya konusunda ayrıntılı bir brifing vermiş. Yaşanan sıkıntıları, iyileşmeleri aktarmış...

Konsolosluktaki görüşmeden sonra, Başbakan, Konsolosluk Caddesi’nden Merkez Eski Camii’ne doğru yürüyüşe geçti. Cadde üzerinde 5 bin kişilik bir kalabalık vardı; Erdoğan genellikle hal ve hatırlarını sordu azınlık mensuplarının. Emin olun herkes umutlu... Rahatsızlık yaratacak hiçbir tepki duyulmadı bu gezi sırasında. Erdoğan, Türk Gençlerbirliği Kulübü’nün önüne doğru yönelirken, Emine Erdoğan ise Türk kadınlarıyla görüşmek üzere Merkez Camii’ne girdi. Kadınlar, burada cemaatle namaz kılabiliyorlar. Cami hocaları, ilkokul ve ortaokul çocuklarına Kuran kursları veriyorlar; ancak ‘yobaz’ nitelemesine uygun din adamı olmadığını vurgulayalım.

Azınlığın merak ettiği en önemli konu; Erdoğan’ın Gençlerbirliği lokaline girip girmeyeceği idi; ancak önünden geçerken sadece Başkan Adnan Selim’in elini sıkmakla yetindi. Türk gençlerine kültürel faaliyetlerin öncüsü olan kulüp, isminin başında ‘Türk’ sözcüğü bulunmasından ötürü Yunanlılar tarafından 1983’te kapatılmıştı. İskeçe Türk Birliği ise, aynı konudaki yasağa karşı hukuksal zafer kazandığından, aynı mücadele burada da veriliyor. Bazı azınlık mensupları, Erdoğan’dan içeri girseydi ‘Türk’ sözcüğünün bulunduğu tabelanın tekrar asılmasını kendisinden isteyeceklerdi; ama olmadı.

Daha sonra Erdoğan, en az 150’ye yakın Türk ve Yunan medya ordusu arasından Gümülcine’nin sembolü olan Saat Kulesi çevresindeki Türk ve Yunan dükkán sahiplerini selamladı; azınlığın ünlü ‘Çukurkahve’sinde kendisine ikram edilen meyve suyunu içti.

Erdoğan’ın, Yunanlılar tarafından resmen tanınan tek kurum olan ve Türkiye’de üniversite bitirenlerin kurduğu Batı Trakya Yüksek Tahsilliler Derneği’ni ziyareti, mezunları memnun ederken; bir başka ‘yasaklı’ Türk Öğretmenler Birliği üyesi öğretmenlerini o kadar üzdü.

Program sık sık değişti; en önemlisi Dr. Sadık Ahmet’in mezarlığını ziyaret programı son anda kaldırıldı. PASOK’lu Rodop Valisi Aris Yannakidis’in nedense görüşmelerde bulunması gözden kaçmadı. Buna karşılık AKP İstanbul İl Başkanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun, doğduğu köy olan Kozlukebir’i ziyaret etmesi herkes için sürpriz oldu.

PASOK NE YAPIYOR

PASOK
deyince, Batı Trakya politikaları üzerinde durmak gerekiyor.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinde 1999’daki İzmit ve Atina depremlerinin vesile olduğunu anlatanlar, şunları söylüyor:

PASOK (Papandreu), bu soğuk havanın artık giderilmesine çalışarak yeni açılımlara yöneldi. Azınlık üzerindeki ekonomik ve psikolojik baskıların bitmesi gerektiğini söyledi. Bu politikada belirgin bir iyileşme başladı; ancak 2004 Mart’ındaki seçimi kaybetti. Bu iyileşmelerin devam etmesini Yeni Demokrasi Partisi’nden (Karamanlis) bekliyoruz.’ Atina Büyükelçisi Yiğit Alpagon ise gezinin fevkalade başarılı geçtiğini söylüyor.

Gümülcine’de yaptığı üç konuşmada da bir kez ‘Türk’ sözcüğünü kullanan Tayyip Erdoğan artık duvarların yıkıldığını belirtirken Türk azınlığa entegrasyonu önerdi. Erdoğan kendisini de şöyle tanımladı: ‘20 yıl önce ne düşünüyordum. Bugün ne düşünüyorum. Ben bunu nasıl söylemişim diyorum.’

Embros: Erdoğan dini değil siyasi bir liderdir

ANCAK, dost kapısını aralayan PASOK muhalefete düşünce içindeki şahin kadrolar, Erdoğan’ın Batı Trakya gezisine karşı çıktılar. Buna karşılık İskeçe’de yayınlanan sol eğilimli Embros Gazetesi’nde, Erdoğan’ın ziyareti ile ilgili olarak şöyle bir yorum çıktı:

‘Bilindiği gibi Erdoğan dini değil, siyasi bir liderdir. Dolayısıyla Müslümanları değil, Türkleri görmeye gelmektedir. Evet, Lozan Antlaşması’nın ne yazdığını bir tarafa bırakıp artık gerçekçi olmalıyız.’

Bu bakışa karşılık Gümülcine’de çıkan ‘Gündem’ Gazetesi sahibi Hülya Emin, ‘Hükümet sözcüsü, ‘Erdoğan Batı Trakya’ya dindaşlarını görmeye gidecek’ derken, PASOK lideri Papandreu’nun Batı Trakya’nın, Türk-Yunan ilişkilerinin bir parçası olmadığını söylemesi dikkat çekici bir durum. Ne yazık ki, milliyetçilik hálá Türkler üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor’ diyor.
Yazarın Tüm Yazıları