Boşnak böreğime herkes bayılır

Güncelleme Tarihi:

Boşnak böreğime herkes bayılır
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2011 00:00

Ayşegül Aldinç’e “Yumurta bile kıramam” demenin marifet değil, ayıp olduğunu düşünüyor. Mutfak marifetlerini annesinden öğrenen Aldinç’in en iyi yaptığı yemekse Boşnak böreği. Ama küçük bir sırrı var: Yufkaları hazır alıyor!

Ailenizin mutfağından neler hatırlıyorsunuz?
- Her şeyden önce Boşnak böreğini hatırlıyorum. Sabah kahvaltılarında acıka (acı biber salçası) yerdik. Acıka şimdi kavanozlarda satılıyor ama babaannemin yaptığı gibi değil tabii. Babaannem, sabah kahvaltısında peynirin yanında haşlanmış küçük patatesler yerdi, şimdi bazen ben de kendime yapıyorum. Boşnak böreğini yapıyorum ama yufka açamıyorum, hazır yufka kullanıyorum. Babaannem böreğin yufkasını kendi açardı. Boşnak böreği, mantı falan vakit isteyen, özveri isteyen şeyler. Benim büyüdüğüm dönemde, yaşamla yemek arasında çok yakın bir ilişki vardı.

Baba tarafınız Boşnak’tı. Peki annenizin Boşnak yemekleriyle arası nasıldı?
- Annem zeytinyağlı yemekleri çok güzel yapardı, o yetenek bana da geçti. Annem Boşnak böreği de yapardı ama yufkayı kendisi açmazdı. Öğretmendi, çalışan insanların öyle hamur açma falan gibi lüksleri olmuyor. Babaannem, Adapazarı’nda oturuyordu, ona gittiğimizde mutlaka böreklerle karşılardı bizi. Böreksiz bir bayram seyran düşünemiyorum. O yemekler, sizin tabirinizle ‘Damak çatlatan lezzetler’di. Başka yerde o lezzeti bulamıyorsun. Annem, İstanbul doğumlu, anneannem Bursalı. Küçükken yemek yapmanın çok zor olduğunu düşünürdüm. Annemle mutfakta çok vakit geçirdiğim için özellikle sebze yemeklerinin mantığının aynı olduğunu kavradım. İçine et koyarsan etli sebze yemeği oluyor, içine zeytinyağını, şekerini koyarsan zeytinyağlı oluyor. Ben bunun ilmini küçük yaşlarımda kavradım. Bir yemek defterim vardır, sevdiğim yemeklerin tariflerini keser yapıştırırım, arada bir ona başvururum.

Babanız mutfağa girer miydi?
- Girerdi, yahni ya da sote yapmayı çok severdi. Çin yemeğinde olduğu gibi koca koca doğrardı soğanları. Bu annemle benim çok tuhafımıza giderdi, küçük doğraması gerektiğini düşünürdük. Sonraları dünya mutfaklarında da böyle doğrandığını, bunun lezzeti attıran bir şey olduğunu öğrendik.

O yıllarda en sevdiğiniz yemekler hangileriydi?
- Tüm küçük çocuklar gibi kuru köfte ve patates benim de vazgeçilmezim oldu. O kuru köfte, patates soğuk olsa bile yenebilen bir şeydi. Babamın Adapazarlı olmasıyla ilgisi var mı yok mu bilmiyorum ama biz patatesi çok seviyorduk. Domatesi de çok severim, neredeyse salça kullanmam. Annem domates zamanında bana kupalara domates koyar verir, onları kullanırım.

Mutfağa girip neler pişiriyorsunuz?
- Sıklıkla zeytinyağılı yapıyorum, arada da Boşnak böreği. Boşnak böreği benim spesiyalim oldu. Ayrıca değişik ne yapabilirim diye defterime başvuruyorum. Soframın zengin olmasını isterim ve buna çok dikkat ederim. İnsanlar ızgarada et yapıp yanında bir salatayla konuklarını ağırlayabiliyorlar. Ben asla böyle bir şey yapamam, benim soframın zengin ve çeşitli olması lazım.
/images/100/0x0/55ea68a5f018fbb8f87dfe9a


Sizin sofranızda neler olur?
- Zeytinyağlı mutlaka olur. Çok güzel Dalyan köftesi yaparım. Değişik salatalar, börek mutlaka bulunur. Benim sofram biraz eski usuldür. Öyle kuş kondurmam ama soframın hoş olmasına dikkat ederim. Mesela renk uyumuna, zarafete dikkat ederim; takımlarda beyazı tercih ederim.

BEN BALIK ETLİ MANKENİM

Makarna tutkunu olduğunuz biliniyor, bu nasıl başladı? Hala devam ediyor mu?
- Bir kere tüm çocuklar makarna, köfte, patates ve pilavı severler. Domatesli makarnayı annem çok yapardı, bir de makarnanın üzerine maydanozla karıştırılmış beyaz peynir serpiştirirdi. Ben şimdi, kilo almamak için makarnanın pişirme suyuna biraz yağ koyuyorum. Annemin bana hazırladığı kupalardaki sahici domatesi pişirip sos olarak makarnanın üstüne koyuyorum. O zaman makarnayı istediğin kadar ye hiçbir şey olmaz. Makarnayı şişmanlatıcı kılan onun sosu, kreması. Bunu da itiraf edeyim ki, İtalyan restoranlarına gittiğimde, o kremalı, bol parmesanlı öldürücü lezzete hayır diyemiyorum. Bir de pizzayı çok severim, bayılırım.

Hep rejimde misiniz, kilonuzu nasıl koruyorsunuz?
- Rejimde değilim, rejim yanlış bir kelime, sadece dikkat ediyorum. Rejim bırakılır, rejim diye bir şey yok. Ben bunu yaşam biçimi haline getirdim. Rejim yapıyor duygusu olduğu zaman, onu bırakmak duygusu da hemen arkasından geliyor. Ben belli bir biçimde beslenmeyi alışkanlık haline getirdim. Ama damağı gayet gelişkin biri olarak da her şeyi tadıyorum. Az ye, kararında ye, belli bir süre sonra beyin yeter diyor zaten.

Bir günlük yemek programınızı anlatır mısınız?
- Sabahları Halk Ekmek’in ekmeğinden iki dilim yiyorum, bazı sabahlar bir dilim oluyor. Mutlaka peynir yerim. Tatsız tuzsuz peynir hiç sevmem. Siyah ve yeşil zeytini çok severim, maydanoz, köy biberi, küçük domatesler soframda mutlaka olur. Pazar kahvaltılarında bal, kaymak yiyorum. Yumurta çok severim, menemene bayılırım. Bazen sucuklu yumurta yerim. Pazara ağırlık vermekte fayda var. Öğle yemeğinde, sebze, salata, çorba, akşam balık veya et. Eti çok severim, balığa bayılırım. Az pişmiş, kanları akan et hiç bana göre değil; orta kıvamda pişmiş olacak. Balığım da kurutulmadan kıvamında pişmiş olacak. Mevsim balıklarını seviyorum, kızartma balık çok lezzetli oluyor ama benim midem kaldırmıyor.

Bir ara biraz kiloluydunuz buna ne neden oldu?
- Hemen söyleyeyim, bir ara çok barlara gidiyordum, içki insanı çok şişmanlatıyor. Zayıflayamadığını söyleyen her kim olursa olsun, kadın ya da erkek, içkiyi bırakacak. Ben bir şişe şarabı rahatlıkla içebilirdim, hiçbir zaman bir bardak içki içmedim. İnsan bir bardak içkiyle nasıl tatmin olur diye düşündüm. Şimdi bir bardağı zor içiyorum.

Bu manken görüntünüzü koruyabilmek için spor ya da yürüyüş yapıyor musunuz?
- Çok da manken görünüşünde değilim açıkçası, balık etli manken diyebiliriz. Bunun spor ve beslenme biçimimi değiştirmekle gerçekleştirdim. Bu kiloları 10 yılda verdim. Büyük söylemeyeyim ama artık almam. Spor salonuna gidiyordum, yüzüyordum fakat klorla ilgili problemlerim oldu. Evimde bir spor salonunda olan aletler kadar alet edavatım var, hiç aksatmadan sporumu yapıyorum.

Kilolu hanımefendilere sizin gibi olmaları için neler önerirsiniz?
- Yemek alışkanlıklarını bir değiştirebilseler gerisi çorap söküğü gibi gelecek. Bunun için illa ki bir diyetisyen gerekmiyor, aklımız var okuyoruz, kendimizi tanıyoruz, bunu yardımsız da yapabiliriz. Değişikliğin ilk 21 gününü atlattıklarında kendilerinden emin olacaklar.

MIZMIZLARLA YEMEK YEMEYİ SEVMEM

Türkiye’deki hangi yörelerin yemekleri daha çok hoşunuza gidiyor?

- Güney mutfağı benim sevdiğim tatları barındırıyor. Hamur yiyen hamur kafalı olur diyorum ya sen ona bakma, karbonhidratı çok severim. Güney mutfağındaki haşlama içli köfteyi, analı kızlı yemeğini çok severim. Bakliyatın her türlüsüne bayılırım.

Dünya mutfağıyla aranız nasıl?
- Çok ülke gezdim, spesiyallerini birinci elden tatma fırsatım oldu. Mesela Çin’de yenen Çin yemeğiyle burada bize verilen Çin yemeklerinin birbirine hiç benzemediğini gördüm. Gerçek Çin mutfağını birebir yapan çok az yer var. Baharatlı Hint mutfağını da çok seviyorum. Brezilya’da sürekli et getiriyorlar ya onu seviyorum. İtalyan mutfağını seviyorum ama çok yaratıcı bulmuyorum. İtalyan kadınları bu kadar karbonhidrattan sonra fil gibi olmaları lazım ama onlar balık etinde, nasıl oluyor bilmiyorum, şarap mı dengeliyor bunu acaba?

Sakatat ve tatlı sever misiniz?
- Ciğeri çok severim, Savoy’da yapıyorlar, soyalı falan, bayılıyorum. Arnavut ciğeri de çok güzel olur. Kokoreç, işkembe severim, kelleyi pek sevmem, dalağı hiç sevmem. Özlediğim lezzetleri yiyorum, bunları kendimden esirgemiyorum, çünkü mutlu olmak istiyorum. Ama mutlu olmak için sürekli yemek yersen sonra mutsuz olursun. Eskiden çok daha fazla tatlı severdim, şimdi sadece sütlü tatlıları seviyorum. Annem ders çalışırken odama elinde kaymaklı ekmek kadayıfı ile girerdi. Çok sevdiğimi bilirdi. Ama uzun zamandır o lezzeti de sevmiyorum. Nadiren özel yerlerden, geniz yakmayan gerçek şekerle tatlandırılmış baklavayı yiyebiliyorum.

Gittiğiniz restoranlarda neler ararsınız?
- Her şeyden önce hijyen ararım. Gittiğimiz restoranlarda mutfağa girip denetleme şansımız yok. Bazı mutfaklar açık oluyor, görüyorsunuz ama bu bile yeterli değil. Hayatımda çok az yemekten zehirlendim. Sunuşa çok dikkat ederim, lezzet ön planda tabii ki. Her yerde her şeyi yiyemem, o yüzden benim restoran defterim de vardır. En azından notlar alırım, sizin ya da diğer arkadaşların önerilerini not ederim, bir bilenin sözünü dinlemek de yarar vardır.

Yeni yerleri denemek mi işinize gelir, yoksa bildik yerlere mi takılıp kalırsınız?
- Deli gibi aç değilsem yeni yerler denemek hoş olabilir ama açsam bildik yerleri tercih ediyorum. Bu kan şekeri düşünce insan biraz asabi olabiliyor. Bu durumda maceraya gelemem.

Favori mekanlarınız?
- Maya’nın favori mekanım olacağını ilk seferde hissetmiştim. Tepebaşı’ndaki Aliye’nin Yeri (Bört) seviyorum. Türk yemekleriyle dünya yemeklerini akıllıca birleştirmiş ve minimal dekoru olan yerlere gitmek istiyorum. İri yarı mekanları çok sevmiyorum, daha alçak gönüllü şartlarda takılıyorum ben. Michelin yıldızlıları takip edeyim diye özel bir merakım yok açıkçası.

Kiminle ya da kimlerle yemek yemek hoşunuza gider?
- Yemek yemekten zevk alan insanla yemek yemek çok hoşuma gider. Benim etrafımdaki insanlar çok ağır yemek yerler bir ben hızlı yiyorum. Yavaş yavaş, keyfini çıkararak yemek yemeyi bir türlü öğrenemedim. Bunu da öğrenirsem şu anki kilomun yarısı kadar olacağımdan emin olabilirsiniz. Fırt diye yiyorum, bir bakıyorum beynim doymamış. Mızmız olmayan insanlarla yemek yemek tercihim.

AŞKLA YEMEK ARASINDA YAKIN BİR BAĞLANTI VAR

Aşk mideden geçer mi?

- Çok önemli bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. Çünkü terk edilen ya da sevgilisi olmayan insanlar teselliyi yemekte arıyorlar. Aşkın salgıladığı mutluluk hormonuyla, yemeğin sana verdiği mutluluk hissi arasında çok yakın bir bağlantı var. Yalnız bunu sporla dengeleyebiliyorsun. Aşk acısı çekenlerin spora yönelmelerini öneririm.

İyi yemek yapan erkeklerden etkilenir misiniz?
- Kim etkilenmez ki, bence erkeğin yemek yapması çok seksi bir şeydir. Bütün aşk filmleri bu temayı işlemez mi? Yemek ve seks ilişkisi, yemek yaparak kadını tavlaması filan.

Yemeğinizle etkilediğiniz kimse oldu mu peki?
- Yemek yapabiliyor olmam ya da lezzetli yemek yapabilmem mutlaka birilerini etkilemiştir. Hani, “Bir yumurta bile kıramam” diyenler vardır ya, bir de bunu bir marifetmiş gibi söylerler, halbuki bir kadın yemek yapabilmelidir. Bence yemek yapmamayı bilmemek ayıptır. Bana baktığın zaman, hoş kadın, şöyle kadın böyle kadın, muhtemelen dışarıda yemek yemekten hoşlanan bir kadın diye düşünüyordur ilk görenler. Ama yemek yaptığımı öğrendiklerinde etkilendiklerini görüyorum.

Balıkları ölçerek yiyin kampanyasını destekliyor musunuz?
- Kesinlikle destekliyorum. Geçen gün bu küçük balıkları niye satıyorsunuz diye balıkçıyla kavga ettim ama mazeretleri hep hazır: “Balık haline göndermesinler biz de satmayalım” diyorlar. Belki haklılar ama bizler yemezsek onlar da alıp satmayacaklar. Onlar satmayınca balıkçılar da tutmayacak. Sadece yememek olmaz yiyeni, pişireni, satanı da uyarmak, tepki vermek lazım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!