Güncelleme Tarihi:
SABAHAT AKKİRAZ
47 YIL ÖNCEKİ HEYECANI YİNE YAŞADIM
Bu albüm fikri nereden çıktı? Aklınızda böyle bir proje var mıydı?
- Bir gün kardeşim Hasan (Akkiraz) geldi. “Abla, Sony Müzik seninle ilgili bir proje düşünüyor” dedi. Eserlerin birazını biz seçtik, birazını da sanatçı arkadaşlar seçti, kendi stüdyolarında parçaları kaydedip gönderdiler. 47. sanat yılım olduğu için ben de çok sevindim. Çok hoşuma gitti.
İsimleri kim belirledi? Örneğin Bedük hiç sizin tarzınızda şarkı söyleyen bir sanatçı değil...
- Önce Sony Müzik’ten Şemsettin Göktaş ve Median Edisyon’dan Ali Coşar’la oturup “Nasıl olmalı” dedik. Yeni eserlerin seçimi yapıldı. Dostlara ulaşıldı ve kayda geçildi. Bazı arkadaşlarımız, örneğin Musa Eroğlu stüdyoda yeni bir beste yaptı. Mercan Dede, Kanada’dan kaydı yapıp gönderdi. Arif Hoca “Ben Gönül Defteri’ni çalarım Orhan Gencebay’la” dedi. Birlikte stüdyoya girdik. Ama ne heyecandı benim için... 47 yıl öncesini tekrarlıyorduk.
Biraz anlatabilir misiniz o zamanki atmosferi?
- Ankara’da yaşıyordum o zaman. Sivaslı ozanımız Mahmut Erdal geldi, “Kayıt yapalım sana” dedi. Benim nenemin de sesi güzeldi. TRT’ye istemişlerdi. Dedem kıskanıp göndermemişti. Sesimin güzel olduğunu beş yaşından beri herkes biliyordu. Mahmut Erdal ilkokul bitirince alıp beni İstanbul’a götürdü. Orada kaydı yaptık. Düşünsenize iki ünlü arkamda çalıyor, ben daha 12 yaşındayım. Bir 45’lik yapmıştık. Ne heyecandı, ne heyecan... Anlatamam. Kalbim güm güm atıyordu. O heyecanı bu sefer yine yaşadım. Yine iki usta çaldı, ben söyledim. Tarifsiz bir mutluluk.
Sabahat Akkiraz, ilk kez 12 yaşında sahneye çıktı.
‘BU DA GELİR, BU DA GEÇER’
O zamanki kayıttan sonra size bir şey dediler mi?
- Belki ben şımarmayayım diye söylemediler. Ama babama söylemişler. “Hedefini belirlerse çok iyi müzisyen olur” demişler.
Ölümünden tam 24 yıl sonra Muhlis Akarsu’nun ses kaydına yer verdiniz...
- Muhlis Akarsu’yla konserlerde karşılaşırdık. Albümlerimdeki türküleri seçmeme yardımcı olurdu. Hatta Sivas’a gitmeden birkaç gün önce bir muhabbete oturduğumuzda bana ‘Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım’ı önermişti. ”Bunu sen çok güzel okursun” demişti. Sivas Katliamı’ndan sonra kaybettiğimiz Akarsu için sıradaki ilk albümde okudum bu türküyü. Sonra da Sezen Aksu gibi birçok arkadaşım da okudu. “Bu da gelir, bu da geçer” çok güzel bir söz.
Milletvekilliği de yaptınız ama sonra istifa ettiniz, pişman mı oldunuz?
- Hayır. Ben zaten başlarken de sadece halkın sözcüsü olacağımı belirttim. Benim de söyleyecek sözüm vardı. Söyledim. Herkesten de çok çalıştım. Ama benim için milletvekilliği Soma Faciası’ndan sonra bitti. “Artık yeter” dedim. Kimse bir şey yapmıyordu, sorumluları bulmuyordu. Herkes koltuğunun derdindeydi. Kendi partimin vekillerine de kızdım. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu, gitme” dedi. Ama istifa ettim.
Şimdi de sık sık söylüyor musunuz “Bu da gelir, bu da geçer” diye?
- Tabi! Benim dileğim odur ki, artık bundan sonra ülke olarak normalleşelim. İnsanlarımızın tahammül bilinci gelişsin,
birbirimizi sevelim. Bir arada yaşayalım. Çünkü başka Türkiye yok.
ARİF SAĞ
TÜRKİYE’DE İBRAHİM TATLISES NEYSE AKKİRAZ DA O
Arif Sağ, birkaç ay önce eşi Yıldız Sağ’ı, geçen hafta da yıllardır birlikte çalıştığı meslektaşı Emre Saltık’ı kaybetti... Buna rağmen Sabahat Akkiraz’la aynı albümde 47 yıl sonra buluşmanın verdiği heyecana Arif Hoca da ortak oldu. Arif Sağ ve Orhan Gencebay, albümün ilk türküsü ‘Gönül Defteri’ni birlikte çaldılar. Ancak Sağ’ın albümle ilgili bazı eleştirileri de vardı.
Üç usta sanatçı, 47 yıl sonra buluştukları albüm için birlikte stüdyoya girdi.
Akkiraz’ı ‘kendi alanının zirvesinde bir sanatçı’ olarak tanımlayan Sağ, “Ben olsam bu kadar karışık türün olduğu bir albüm yapmazdım. Çünkü buna ihtiyacı yok. Bir risk sonuçta. Belli seviyelerde bu riskler alınabilir. Ama şimdi gerek yoktu” diyor. Söyleşimiz sırasında iki usta isim arasında tatlı bir atışma da oldu. Akkiraz, “Ama hocam ben elektronik de okudum, caz da söyledim” dedi. Sağ ise ona şöyle yanıt verdi: “Ben de zamanında arabesk okudum. Ama şimdi okumam. Sokaktan geçen 100 kişiye ‘Sabahat Akkiraz’dan ne istersin?’ diye sorun. Yüzde 99 türkü çıkar. Bu biraz da arz talep meselesi. Ama sonuçta Sabahat şarkıyı da türkü gibi okuyor...”
Sabahat Akkiraz’ın çok parlak bir sesinin olduğunu belirten Sağ şunları söyledi: “Türkiye’de İbrahim Tatlıses gibi başka bir ses yok. Sesine kattığı müzikalite açısından İbrahim Tatlıses nerede duruyorsa Sabahat Akkiraz da aynı yerde duruyor.”
Sağ, Türkiye’de artık Akkiraz gibi yeni seslerin çıkmamasının sebebinin biraz da medyadan kaynaklandığını öne sürüyor: “Yılın sanatçıları seçiliyor. Kriterler konuluyor; pop, klasik, arabesk diye... Aralarında ‘Halk müziği’ yok... En kötüsü de şu: Daha geçen yıl ‘Yılın Halk Müziği Sanatçısı’ olarak Sibel Can seçildi. Böyle bir mantıkla hangi üretim yapılacak, nasıl yeni sesler çıkacak?”
‘BATSIN BU DÜNYA’ BİR DÖNEMİN AĞIDIDIR O DÖNEMİ TEKRAR YAŞAMAK İSTEMEM
◊ Siz Sabahat Akkiraz’a ilk çaldığınız zamanı hatırlıyor musunuz?
- 1970’ti, çok iyi hatırlıyorum Sabahat Akkiraz’a çaldığımız anı. İbrahim Tatlıses’e de çalıyorduk, o daha 17 yaşındaydı. Sabahat Akkiraz da 12 filandı. Küçük yetenekti. Sesi beni çok şaşırtmıştı. Biz o zamanlar stüdyo icracısıydık Arif Hoca’yla birlikte. Binlerce kişiye çaldık. Ama Sabahat kızımız istisna biriydi. Son derece duygulu bir yorumu vardı. Yıllar sonra aynı olayı tekrar yaşamak ayrı bir heyecan oldu hepimiz için.
◊ Bir enstitü kurma projeniz var sanırım....
- Anadolu ve Türk kültürü olarak muhteşem bir zenginliğimiz var. Bunun ne kadar farkındayız? Yeteri kadar olmadığını düşünüyorum, eksiğiz. Seslerimizi tanımamız gerekiyor. Bir müzik enstitüsüne ihtiyacımız var. Hiç Türk müziği enstitüsü yok. Sadece TRT var. O da bir okul değil. Türk müziğinin gelişmesi gerekiyor. TRT iletişim alanında büyük yarar sağlarken bir yandan da büyük yanlışlar yapmıştır.
◊ Ne gibi yanlışlar?
- Türk müziğinin gelişmesine engel olmuştur. Örneğin TRT’ye göre, Türk müziğinin repertuvarı sadece 30 bin. Halk müziği 7 bin, sanat müziği 23 bin. Halbuki öyle değil, çok daha fazla şarkı var ama araştırılmıyor, ortaya çıkmıyor. Bu TRT’deki kişilerin eksikliğidir.
◊ Şu anda MESAM’ın (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) başkanısınız. Neler yapıyorsunuz?
- MESAM’ın her köşesinde emek verdim. Sanatçılara yardımcı oldum. 55 yılımı aldı. Telif hakları konusunda hiçbir dönem şu anda olduğu kadar kötü olmadı. Eğer telif hakları meselesi düzelmezse onbinlerce sanatçı çok daha fazla zarar görecek. Bu olağanüstü önemli bir konu. Mercileri harekete geçiriyoruz. Bazı liderler bize yardım ediyorlar. Turgut Özal ve Adnan Kahveci çok yardımcı oldu. Şu anda da bir yasa çalıştayı var. Cumhurbaşkanı en büyük desteği veriyor. 1-2 Nisan’da telif maddeleri sempozyumu yapılacak. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı da katılacak.
BÖYLE GİDERSE SANATÇILAR YAŞAYAMAZ
◊ Şu anda durum nedir peki?
- Geçen yıl 1000 civarında albüm yapıldı. 2016’da Türkiye’de tüm meslek örgütlerinin topladığı telif miktarı 25 milyon euro. Bunun yarısı vergiye vs. gidiyor. Geriye 12-13 milyon euro kalıyor. Yani en fazla 50 milyon TL. Almanya’da geçen sene toplanan telif miktarı 1.5 milyar euro. Türkiye’de böyle devam ederse müzik de sanatçı da yaşayamaz... Örneğin Sabahat Akkiraz’ın 47 ve dostları albümüne harcanan para geri gelmeyecek. Yaklaşık 100 bin dolar. Geri dönüşü olmayacak bir yatırım yapılıyor. Maddi olarak bir karşılık alamıyoruz. Türk müziğine zarar veriyor bu durum.
◊ Yaşadığımız dünyadan memnun musunuz?
- Artık dünya da kabuk değiştiriyor. Sonu ne olacak bilmiyoruz. Barış olsun istiyorum. Büyük bir kargaşaya doğru gidiyoruz. Aslında ortam 1970’lerde daha kötüydü. 8 bin 500’den fazla kişi öldürüldü, 30 bin kişi yaralandı. Can güvenliği yoktu sokakta yürürken. O zamanlar Levent’te bile geceleri çatışmalar olurdu. 1978’de 70 sente muhtaçtık. Arabası olana bir depo yakıt verilirdi. 1980’lere kadar devam etti bu durum. Sonra faili meçhuller ve daha kötü olaylar...
◊ Tekrar ‘Batsın Bu Dünya’ gibi bir şarkı yazar mısınız?
‘Batsın Bu Dünya’ bir dönemin ağıdıdır. Çok kötü bir dönemdi. Tekrar bu ağıdı yazmak, o ortamı yaşamak istemem.
◊ Yeni albüm çalışmalarınız var mı?
- Yeni bir albüm hazırlığı içindeyim. Bugüne kadar hep kendi eserlerimi okudum. Yeni albüm de kendi eserlerimden oluşacak. Ancak piyasaya çıkması 2-3 ayı bulacak.