TÜRKİYE’de sayıları 1920’lerde 138 olan azınlık okullarından geriye kalan 24’ü ‘hayatta kalma’ mücadelesi veriyor. Yeni eğitim yılında, giderek azalan sayılarıyla kültürlerini yaşatmaya devam eden kurumların temsilcileri, bazı okulların kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Taleplerinin başında; bağışlarla ayakta kalmakta zorlandıkları için daha fazla kaynak ayrılması ve kâr amacı gütmeyen kurumlar oldukları hatırlanarak ona göre statü verilmesi geliyor.
Türkiye’deki altı Rum okulundan biri Büyükada’daki Özel Rum İlkokulu. İskeleye indiğimizde sessizliğe gömülmüş ahşap evlerin olduğu sokaklar, bizi Özel Büyükada Rum İlkokulu’na götürüyor. Alışageldiğimiz, çocuk seslerinin yükseldiği, bir curcunanın, koşuşturmacanın yaşandığı bir okul değil burası. Bina, bizi sessizlikle karşılıyor. Kökleri 1950 yılına dayanan okulda, 1970’lerde 80 öğrenci okurken, 2000’lerde bu sayı 30’a, geçen yıl ise dörde düşmüş. Şimdi okulda ikisi 7, biri 9 yaşında olmak üzere üç öğrenci eğitim alıyor. İki Rum ve bir de Türk öğretmen var. Okulun eski binası 1999 depreminde hasar gördüğü için adanın merkezine yakın bir binada eğitime devam ediyorlar.
‘BİZ OKULUMUZU SEVİYORUZ’
İki öğrenci, altı sıralı bir derslikte, diğeri ise tek başına yan taraftaki sınıfta ders görüyor. Bazen birlikte bazen farklı sıralarda da oturdukları oluyor. Üç öğrenci, teneffüslerde birlikte dışarı çıkıyor. Okuldan sonra, adada Türk öğrencilerin gittiği başka bir ilkokuldaki müzik ve dil kursuna katılıyorlar. Öğrencilerin üçü de “Okulumuzu seviyoruz, kendimizi yalnız hissetmiyoruz” diyor. Öğretmenlere göreyse kalabalık bir sınıfta eğitim almaları öğrencilerin gelişimi açısından daha yararlı.
Rum okullarının endişesi ortak. Böyle giderse birçok azınlık okulunda olduğu gibi kurumlarının kapanacak olması.
Rum vakıfları tarafından kurulan Rum okulları MEB’e bağlı. Okullarda Türkçe, coğrafya ve tarih gibi dersler Türkçe okutuluyor. Fizik, müzik, matematik gibi diğer dersler ise Rumca. Müfredatı MEB belirliyor. Bakanlığın tayin ettiği Türk öğretmenler dışında Rum öğretmenler alanlarındaki derslere katılıyor. Okullarda Türk müdür başyardımcıları görev yapıyor.
MİSAFİRE DİPLOMARum Cemaat Vakıfları Destekleme Derneği Başkanı Andon Parizyanos: “Türkiye’de 2 bin 500-3 bin civarında Rum nüfus bulunuyor. Türkiye’de şu an 6 Rum okulu var. 1950’li yıllarda bu sayı 60-70 civarındaydı. 2000’lerde 10’a kadar indi. Son dönemde açılan tek kurum Gökçeada Rum Okulu. Son yıllarda öğrencisi kalmadığı için Kadıköy, Kurtuluş ve Feriköy Rum ilköğretim okulları kapandı. Eğitim kurumlarımız giderek azalıyor. Eskiden çocuk kaynayan bir yerde, şimdi 50 öğrenci var. Öğrenci sayısının artması için misafir öğrencilere de diploma imkânı tanınabilir. Okullarımızın kalitesinin artması, karma evliliklerden doğan çocukların Rumca öğrenmesi bu süreçte oldukça önemli. Gelirimiz yetmiyor, vakıflar maddi sorunlar yaşıyor. Gidişat iyi değil ama ümitliyiz yine de.”
ONLARIN VARLIĞI KALP RİTMİ GİBİBu yıl 124. yaşını kutlayan Özel Zoğrafyon Rum Lisesi’nin 50 öğrencisi var. Okulda oturma izni olan yabancı ailelerin çocukları da misafir öğrenci olarak eğitim görüyor. Lise Müdürü Yani Demircioğlu şöyle diyor: “Ben bu okulda öğrenciyken 1972’de iki şubede 92 öğrenci vardı. Öğrenci sayısı azalsa da var olmasını kalp ritmine benzetiyorum. Kalp atıyor, hayat devam ediyor. En büyük isteğimiz Rum mozaiklerinin Türk kültürüne sağladığı katkının devam etmesi. Karma evlilik oranının artması, nüfusun azalması öğrenci sayının düşmesinde etkili.”
LOZAN MADDE 41: “Genel öğretim konusunda Türk Hükümeti, Müslüman olmayan yurttaşların önemli bir oranda yerleşmiş oldukları kentler ve kasabalarda, bu Türk yurttaşlarının çocuklarının ilk okullarda kendi dilleriyle öğretim görmelerini sağlamak üzere, gerekli kolaylığı gösterecektir. Bu hüküm Türk hükümetinin söz konusu okullarda Türk dilinin öğretilmesini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır. Müslüman olmayan azınlıklara ilintili Türk yurttaşlarının önemli oranda bulundukları kentlerde ya da kasabalarda, bu azınlıklar devlet bütçesi belediye ya da benzeri bütçelerde eğitim, din, ya da yardım amacıyla genel gelirlerden verilecek paralardan yararlanma ve ödenek ayrılması konusunda hakça bir pay alacaklardır. Söz konusu paralar ilgili kurumların, yetkili temsilcilerine ödenecektir.”
(http://baskinoran.com/belge/LozanBarisAntlasmasi.pdf)MEB TEŞVİK VERİYORMilli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullara giden öğrencilere verdiği eğitim desteğini azınlık okullarında okuyanlar için de uyguluyor. Bakanlık, azınlık okullarına 2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren destek verildiğini belirtiyor. Buna göre, 2014-2015 eğitim öğretim yılında 2 bin 685 öğrenci için 8.761.925 TL, 2015-2016 öğretim yılında 945’i ilk defa olmak üzere, 2 bin 681 öğrenci için 9.410.240 TL, 2016-2017 öğretim yılında, 89’u ilk defa olmak üzere, 1910 öğrenci için 7.243.315 TL ödeme yapıldı. 2017-2018 öğretim yılında ise, 123’ü ilk defa olmak üzere toplamda 1390 öğrenci eğitim ve öğretim desteğinden faydalanacak.
'STATÜ PROBLEMİ VAR'Azınlık Vakıfları Temsilcisi, Vakıflar Meclisi Üyesi, Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi Vakfı Başkanı Toros Alcan: Bugün azınlık okullarının statü problemi var. Lozan ile tanınmış haklarımız bulunuyor. Kâr amacı gütmüyoruz.
Ama bugün MEB bizi özel okul statüsünde değerlendiriyor. ‘Özel okullar grubu’ altında
azınlık okulu olarak geçiyoruz. Statümüz yanlış yerde.
Bu yüzden alınan bağışlar gelir olarak görülmeye başlıyor. Kamu okulu olduğumuz unutulmamalı.
BAĞIŞLARLA GİDERLERİ KARŞILIYORUZ TÜRKİYE’deki Ermeni okul sayısı 16. Dadyan Ermeni Okulu eski kurucu temsilcisi Arsen Arşık şunları söylüyor: “Bugün Türkiye’de ortalama 60 bin Ermeni nüfus var. 1950’nin sonuna doğru 25 okulda 9 bin öğrenci vardı. Bugün ise 16 okulda 3 bin öğrenci bulunuyor. Türkiye’de eğitim sistemi değiştiğinde bu, okullarımızı da etkiliyor. Veliler, lise ve üniversite sınavlarının merkezi yapılması nedeniyle Ermenice verme hakkımız olan fizik, matematik gibi derslerin de Türkçe olmasını istiyor. Kolejlere giden 2 bin civarında öğrenci olduğunu düşünüyoruz. Devletten özel okul teşviki alıyoruz ama çok az kişi faydalanıyor. Velilerden bağış alınıyor, onlar sayesinde giderleri karşılamaya çalışıyoruz.”
SÜRYANİLER: MADDİ İMKÂN YOK OKUL AÇAMIYORUZ 1928’de okulları kapanan Süryaniler, konuyu yargıya taşıyınca 86 yıl sonra, 2013’te tekrar okul kurma hakkı elde etti. Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı’nca 2014’te Yeşilköy’de açılan Özel Mor Efrem Süryani Anaokulu üçüncü mezunlarını verdi. Bu sene 60 olan okul kontenjanının 47’si doldu. Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de 25 bin Süryani Ortodoks, İstanbul’da 17 bin Süryani yaşıyor. Anaokulumuz 86 yıl aradan sonra önce azınlık okulu statüsünde açıldı. Ancak mezun olan çocuklarımızın en azından ilkokula devam etmelerini istiyoruz. Maddi imkânsızlık nedeniyle ilkokul açamıyoruz. Vakıf, cemaat bağışı ve velilerden alınan bir miktar ücretle okul giderleri zor karşılanıyor. İsteğimiz; kendi dilimizi ve kültürümüzü yaşatabilmek, birkaç ilçede en azından ilkokul açabilmek.”
MUSEVİLERİN TEK OKULUTÜRKİYE’de Musevi cemaatine yönelik sadece Ulus Özel Musevi Okulları bulunuyor. Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim veriliyor. Öğrenci sayısı 600 civarında. Okulun eğitim dili Türkçe. Sadece İbranice ve İngilizce ikinci yabancı dil olarak okutuluyor.
ÇOCUKLARINI BEKLEYEN HAYALET OKULLARErtuğrul Özkök, 1 Ekim tarihli yazısında, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve yazar Ahmet Ümit’le yaptığı Tatavla (Kurtuluş) gezisini aktarırken ‘hayalet okuldan’ söz ediyordu:
“Hayatımda ilk defa hayalet bir okul gördüm. Kurtuluş Rum İlköğretim Okulu... Artık hiç öğrencisi kalmamış bir okul. Boş sınıflar, boyası dökülmüş duvarlar... Ve hayali bir müsamereyi bekleyen bomboş bir müsamere salonu... Herkes ve her şey gitmiş... 1950’li yılların sonunda 450 öğrencisi olan okulun artık tek öğrencisi yok. Son mezununu 2003’te vermiş. Ama okulu kapatamıyorlar. Lozan Antlaşması’na aykırı.”
Özkök’ün de sözünü ettiği azınlık okullarının sayısı 1924-25’te 138’ken, günümüzde 24’e kadar düştü. Öğrenci sayıları da giderek azalıyor. Kiminde 3, kiminde 10... Karma evlilikler, göç gibi nedenlerin yanı sıra maddi sıkıntılar öne çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, teşvik verse de okul yöneticileri ‘bağışlarla ayakta kalmaya çalıştıklarını’ söyleyerek desteğin artırılmasını istiyor.
Zoğrafyon Lise Müdürü Yani Demircioğlu’nun sözleri her şeyi özetliyor: “Öğrenci azalsa da var olmasını kalp ritmine benzetiyorum. Kalp atıyor, hayat devam ediyor.”
Haydi SesVerelim, o kalpler hiç durmasın diye.
EDİTÖR
Gazeteci haksızlığa, ayrımcılığa uğrayanların, görmezden gelinenlerin, unutulanların, ‘öteki’nin, ağaçların, hayvanların, tarihin, kültürün, sanatın sesi olur.
O sesle bir hatadan dönülür, bir haksızlık giderilir, bir çocuğun hayatı kurtulur, bir kadının kaderi değişir... Hürriyet’in sayfalarında okuduğunuz her haber bu çabanın bir ürünüdür. Bu sayfa, baş döndürücü hızda gelişen gündem yüzünden ihmal edilen meselelerin sesi olmayı amaçlıyor. Ses verin ki sesiniz duyulsun...