Sefa ÖZKAYA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2007 00:00
Kapatılması kamuoyunda büyük yankılara yol açan Gözcü Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Rahmi Turan, Hürriyet’e konuştu.
Zarar ettiği gerekçesiyle Gözcü’nün kapatılmasını kendisinin aylar önce teklif ettiğini ama Aydın Doğan’ın, "Dur bakalım hele... Acele etme" diye engellediğini söyleyen Turan’a soru ve yanıtlar şöyle:
Sayın Rahmi Turan... Siz Gözcü Gazetesi’ni 11 yıl yöneten Genel Yayın Yönetmeni’siniz... Kamuoyunda büyük bir merak ve suçlayıcı ifadeler var. Söyler misiniz, Gözcü Gazetesi neden kapatıldı?
Gözcü ilgi çeken bir gazeteydi. Kapatılması çeşitli yorumlara yol açtı. Fakat kimse işin gerçeğini bilmiyor.
Nedir gerçek?
Açık kalplilikle söylüyorum. Gözcü’nün kapatılmasını ilk ben teklif ettim. Geçen yılın ağustos ayıydı. Bodrum’da Sayın Aydın Doğan’la bir
yemek yedik ve bu arada iş konularını konuştuk. Ben, "Aydın Bey, Gözcü’yü kapatsak iyi olacak" dedim. Aydın Bey ise "Dur bakalım hele... Acele etme" dedi. Daha sonra yılbaşına doğru da böyle bir konuşma oldu. Sayın Vuslat Doğan Sabancı’nın önerisini Aydın Bey yine kabul etmedi. Yani kapatma fikri aylarca önce ortaya atıldı.
ATİNA ZAFERİNİ BİLE VEREMİYORDUK
Peki neden kapatmak istediniz? Sebebi ne?
Çeşitli sebepleri var. Müessese açısından bakarsak bilanço zarar gösteriyordu. Gözcü Gazetesi 2004 yılında 2.6 milyon YTL, 2005’te 1.7 milyon YTL, 2006’da ise 3.4 milyon YTL zarar etmişti. Bu yılki zararını da eklersek son 4 yılda yaklaşık 9 milyon YTL zarar etmiş olacaktı. Zarar eden bir yayın organı yaşamını sürdüremez. Fakat işin zarar kısmı ile ben ilgilenmiyordum doğrusu... İşveren zararı kabul ettiği sürece benim için sorun yoktu.
Peki sizin sorununuz neydi?Gazetecilik mesleği açısından sıkıntı yaşıyorduk... Baskı zorlukları nedeniyle gazete erken basıldığı için, gece meydana gelen hiçbir olayı veremiyorduk. Mesela Hrant Dink’in katili yakalandı. Ertesi gün bütün gazetelerde vardı. Gözcü’de tek satır yer almadı. Hiçbir büyük gece maçını veremiyorduk. Yunanistan’ı 4-1 yendik. Ertesi günü Gözcü’de tek satır bile yoktu. Erken basıldığı için bu büyük futbol zaferini veremedik. Tabii telefonlar yağdı, bazı okurlar "Yunanistan’ı yendiğimiz için üzüldünüz mü? Galibiyetimizi neden koymadınız?" diye küfretti. Bazıları, "Siz Yunan tohumu musunuz?" diye hakaret etti. Tüm bunlara gazetecilik mesleği açısından üzülüyordum. Bu nedenle kapatılma teklifi benden geldi. Aydın Doğan Bey aylarca direndi, kabul etmedi. Suçlanacak biri varsa o da benim!
Peki, Hilton olayı nedir? Bir gazete, "Hilton gazete kapattırdı. Aydın Doğan oteli yıkıp konut yaptırmak için çırpınıyor" diye yayın yapıp "Gözcü, Uyum Villaları yıkımında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı suçlayınca, Aydın Doğan, Hilton izni zora düşer telaşına düştü" diye yazdı.
GİDENLER KİN KUSUYORBunlar deli saçması gibi bir şey... O kadar abuk sabuk ki aslında konuşmaya değmez. Fakat madem sordunuz söyleyeyim. Onu yazan kişiler, bunu kuyruk acısı nedeniyle yapıyor. Eski günlerde Doğan Grubu’nda çalışan kişilerdi bunlar... Çeşitli nedenlerle gruptan ayrılmak zorunda kalınca kin kusmaya başladılar. Ellerindeki gazeteyi kişisel çıkarları için kullanıyorlar. Üstelik bunlar eski günlerde benim yardım ettiğim insanlar. Onları sadece ayıplıyorum... Gözcü kapandı diye sevinmelerini de ayıplıyorum. Kendilerini küçük düşürüyorlar...
Kimler bunlar? Neden Doğan Grubu’ndan ayrılmak zorunda kalmışlardı?
İsimlerine gerek yok. Hiçbir yayın, kimseye baki değil. Zamanı gelir çalışırız, zamanı gelir ayrılırız. Bu arkadaşlar da öyle... Fakat yüreklerinde öylesine kin var ki, gazetelerini alet edip bana ve Aydın Bey’e saldırıyorlar. Gözcü’nün neden kapatıldığını açık yüreklilikle anlattım. Bütün gerçek bu...
Benim Uyum’da villam olduğu yalan
Sizin Uyum Villaları’nın yıkımında yıkılan villanız olduğunu yazdılar. Siz de "Haksız Yıkım" diye yayın yapınca Topbaş’ı kızdırmışsınız. Aydın Bey, Hilton Oteli için endişeye düşmüş...
Bu da yanlış... Benim Uyum Vilları’nda villam yok. Ayrıca yıkılan villam da yok. Bunu da yanlış bilip uyduruyorlar ve "Aman ne güzel... Rahmi Turan’ın villası yıkıldı" diye seviniyorlar. Bu onların ayıbı tabii.