Güncelleme Tarihi:
'HENÜZ FAİLE İLİŞKİN BİR İPUCU BULUNABİLMİŞ DEĞİL'
Başbakan Binali Yıldırım, Gaziantep'teki terör saldırısının failine ilişkin bir soruya, "Tabi terör örgütü yapılan operasyonlarla ve ciddi anlamda sıkıntı içerisine düştüğü için, bu gibi acımasız hunhar faaliyetlerini arttırmış gözüküyor. Bu anlamda çok ciddi tedbirler alınmasına rağmen diyelimki yüz tane ihbari değerlendirip gereğini yapıyorsunuz, ama bir tanesi kaçıyor, olay oluyor. O önledikleriniz gündem olmuyor, olması da gerekmiyor. Ama gerçekleşen, hakikaten sonuçları ağır oluyor. Bütün bunlara rağmen istihbarat birimlerimiz, güvenlik birimlerimiz çalışıyor. Benzeri olayların yaşanmaması için olağanüstü bir gayret gösteriyorlar. Tehdit geçmiş değil. 15 Temmuz FETÖ örgütü bir girişimde bulundu, ancak ondan sonra oluşan boşluğu bölücü terör örgütü hemen doldurdu. Onlar, birbirleriyle paslaşarak bu işleri yapıyorlar. Bunda hiçbir tereddüt yok. Aynı merkez onları yönetiyor. O merkezin amacı Türkiye'yi meşgul etmek, enerjisini azaltmak. Bu saldırıyla ilgili, çok şiddetli bir patlama, henüz faile ilişkin bir ipucu bulunabilmiş değil. Bu sadece bir tahmin. Görgü tanıklarının anlattıklarından ortaya çıkan bir tahmindir. Yoksa saldırıyı kimin yaptığı, hangi örgütün yaptığı konusunda da erken kanaatler malesef doğru değildir ve toplumu doğru bilgilendirme adına onaylanacak bir durum değildir. Henüz kimin yaptığı, çocuk mudur, büyük müdür öyle bir rivayet var tabii, güvenlik kurumlarımız ona yoğunlaşıyor. İpuçları bulmaya çalışıyor. Ve elde edilenlerle olayın arkasında kimler var ortaya çıkarılacak. Bunda hiçbir şüphe yok.
'EN SON BİLGİLERİ PARTİ BAŞKANLARIYLA PAYLAŞTIM'
'Suriye'de Kürt koridoru oluşturulması konusunda sizin bakış açınız nedir? Bugün liderler zirvesinde bu konu gündeme geldi mi?" şeklindeki bir soruya ise Başbakan Yıldırım şöyle yanıt verdi:
"Bu konu gündeme geldi. Bu konuda eldeki en son bilgileri parti başkanlarıyla paylaştım. Ve bu konuda tutumuz da oldukça açık. Biz Türkiye olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü çok önemsiyoruz. Sadece biz değil, İran ve diğer ülkeler de önemsiyor. Orada ayrı ayrı devletçiklerin oluşturulmaya çalışılması veya böyle bir düşüncenin var olması, Suriye'nin bu halinin daha onlarca yıl devam etmesi anlamına geliyor. Bu da zaten büyük bir tahribat yaşayan bir ülkenin, bir daha belini doğrultumaması anlamına gelir. Bugün ülke içinde yaşayanlardan neredeyse bir o kadarı da yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Üç milyon kadarı bizim misafirimiz. Bir ona yakın Ürdün'de var Lübnan'da da var. Başka ülkelerde var. Dolayısıyla bu ülkelerin, bu insanların, ülkerinin geleceği hakkında söz sahibi olacğaı ve tek bir Suriye devletinin oluşturulması, bütün etnik yapıların temsil edilmesi, olmazsa olmaz, şarttır. Bu işin paydaşların çözümü, bu çerçevede oluşturmak mecburiyetindedir.
'YÜRÜYEN İŞLEMLERLE KILIÇDAROĞLU'NUN İFADE ETTİĞİ HUSUSLAR ÖRTÜŞÜYOR'
Başbakan Binali Yıldırım, Kılıçdaroğlu'nun Balyoz ve Ergenekon davalarında mağdur olanlara ilişkin önerisine ilişkin şunları söyledi:
"Balyoz ve Ergenekon davasında bazı hukukun zorlandığı ve burada verilen kararların tekrar gözden geçirilmesi gerektği yönünde bir düşüncesi var. Bu zaten yapılıyor, bu davalar yeniden görülüyor. Birçoğu da müebbet almış sanıklar beraat ediyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediği, bunların itibarının iade edilmesi. Zaten davayı kazanınca, bu otomatikmen gerçekleşmiş oluyor. Ayrıca mağdurlar dava da açabiliyorlar. Bu yargılamada mağduriyetlerinin giderilmesi bakımından bu davalarda bazısı sonuçlandırıldı ilk derece mahkemelerde, bazıları da halen devam ediyor. Bu anlamda yürüyen işlemler ile sayın Kılıçdaroğlu'nun ifade ettiği hususlar örtüşüyor."
'YARINKİ ASKERİ ŞURA BİR USULİ TOPLANTIDIR'
Başbakan Yıldırım, yarın yapılacak YAŞ toplantısının usuli bir toplantı olacağını söyleyerek, "Yarınki Askeri Şura bir usuli toplantıdır. Asıl şurayı 28 Temmuz tarihinde gerçekleştirdik. Yarınki albay altı düzeydeki personelin durumları değerlendirelecek. Yarınki Askeri Şura'nın bir özelliği TSK'nın yeniden yapılandırılması ve YAŞ'ın yeniden düzenlenmesi münasebeti ile yapılacak ilk toplantı olma özelliğini taşıyor. Onun dışında fevkalade bir durum yok. Gerisi rutin bir işlemdir" diye konuştu.
'SÜREKLİ ORADA HAREKETLİLİK VAR'
Yıldırım, Suriye sınırındaki askeri hareketliliğe ilişkin bir soruya ise, "Sürekli orada hareketlilik var. Hem bizim tarafta, hem öbür tarafta. Dolayısıyla silahlı kuvvetlerin sınır güvenliği açısından ülkemize geçişleri kontrol altına alınması ve sınırlarımızın güneylerinden yapılabilecek taaruzlara karşı her zaman hazır olması esastır. Yapılan faaliyetleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir" diye cevap verdi.
'BİZ MISIR'LA İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEKTEN YANAYIZ'
Yıldırım, Mısır ile ilişkilerin normalleşmesi ve Cumhurbaşkanı Sisi'den gelen açıklamarı da değerlendirdi. Başbakan, Mısır ile ilişkileri geliştirmekten yana olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bizim baştan beri söyledğimiz bir şey var. Biz Akdeniz'i ve Karadeniz'i kullanan ülkeler olarak, dostuklarımızı arttırmamız düşmanlıkları azaltmamız lazım. Buna Rusya da İsrail de Mısır da diğer ülkeler de dahil. Akdenizi çevreleyen 23 tane ülke var. Karadenizi çevreleyen de 8-10 tane ülke var. Buralarda potansiyelimiz çok fazla. Düşmanlıklar yerine dostluklar, hem ülkelerimizin, hem de halklarımızın geleceği için çok önemli. Tabii Mısır'dan yapılan sağduyulu açıklamalar güzel. Bunun devamını getirmek lazım. Mısır'la ilgili sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu ölçü bellidir. Mısır, halkın iradesini göz ardı etmemelidir. Ve halkın iradesiyle iş başına gelecek bir yönetimin mutlaka sağlanması gerekir. Bir darbe olmuştur, darbe sonrası yönetim el değiştirmiştir. Aynı şeyi Türkiye'de de de denediler, başaramadılar. Mısır'da başardılar. Türkiye'de başarılamaması bazı dostlarımızı şaşkınlığa uğratsa bile, bir kez daha onlar Türk milletinin nasıl bir millet olduğunu görmüş oldu. Dolayısıyla biz Mısır'la ilişkileri geliştirmekten yanayız. Mısır ile kültürlerimiz ve değerlerimiz, birbirleriyle çok yakın olan bir ülkedir, halklarımız kardeştir. Yönetimde yaşanan anlaşmazlıklar, halklarımıza mağduriyet olarak yansıtılmamalıdır. Dolayısıyla en azından ekonomik alanda, bir siyasi alandaki normalleşme zaman alsa bile, ekonomik alanda turizm, tarım, kültür vs. gibi alanlarda ilişkilerimizi süratle geliştirebiliriz, buna her iki ülkenin de ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.