Güncelleme Tarihi:
‘KIZ Kardeşler’in Türkiye’de nisan ayı başında İstanbul Film Festivaliyle ilk kez gösterime gireceğini belirten Alper, "'Altın Ayı’yı almayı isteriz tabi. Filme çok yardımcı olur. Filmin dünyaya duyurulmasına çok yardımcı olur, ama filmin nihai olarak kalitesini belirleyen şeyin ödül olmadığını düşünüyorum. İstanbul’daki temel beklentimiz de mümkün olduğu kadar çok insanın filmi görmesi” dedi.
Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı sarp dağların tepesindeki Havger köyünde çekilen filmin yönetmeni Emin Alper etkileyici doğa sahnelerini çekerken ne kadar zorlandıklarını şöyle anlattı:
ÖZEL BİR KÖY OLSUN İSTEDİK
“Çekim için çok köy taradık. Toros dağlarında birçok köyü inceledik. Ancak özel bir köy olmasını, biraz zamanlar üstü bir köy olsun istedik. Türkiye’de köyler son zamanlarda çok değişti. Çok çirkin bir yapılaşma var. Biz daha çok el değmemiş bir köy istedik ve sonunda Artvin-Erzurum arasında Yusufeli kasabasına bağlı eski adı Havger’i bulduk. Çekimler 5 hafta sürdü. 4 hafta sonbahar bir hafta kış. Çok zorluk çektik. Coğrafya zorluydu. Çekim yaptığımız köy, kaldığımız kasabaya bir saat uzaklıkta ve çok sarp bir yol. Yağmur yağdığı zaman uçurumun kenarından yalpalaya yalpalaya çıkıyorduk. Yüksek olduğu için hava soğuktu. Gece çekim yaparken soğuktan donduk.”
GÜÇLÜ KADIN KİMLİĞİ
“Türkiye’de çok güçlü bir kadın kimliği geliyor. Kadınlar çok daha dirençli. Okumak istiyor, daha güzel bir yaşam istiyor. Aslında Türkiye’de artan kadın cinayetleri de buna tepki. Kadınlar özgürleştikçe, erkekler bunu kaldıramıyor. Son yıllarda artan kadın cinayetleri büyük ölçüde erkeklerin kontrolü kaybetme korkusundan kaynaklanıyor. Film daha güzel bir umudu yaratmanın filmi. Evrensel bir durum. Dünyanın her tarafında birçok insan daha iyi bir hayat kurma umudu besliyor. Bunun mücadelesini veriyor. Birçok insan daha güzel bir yaşam umuduyla işçi göçüyle Almanya’ya geldi. İnsanlar daha iyi bir yaşam arayışında.”
MEHMET AMCA BİZE EVİNİ AÇTI
Çekim için İstanbul’dan aşılmaz dağların tepesindeki Havger köyüne giden kadın oyuncular Cemre Ebüzziya, Ece Yüksel ve Helin Kandemir ise köy yaşamına nasıl uyum sağladıkları sorusuna şu yanıtı verdiler: “Kasabadan köye uzanan yol asfalt değildi. Çekim araçlarımız geniş, köy yolu ise uzun ince bir yoldu. Ama orada olmak, havasını solumak, dağlar, çok şeyi anlamamızı sağladı. Şehirden ne kadar uzak olduğumuzu, doğanın o zor koşullarında yaşamanın ne kadar zor olduğunu hissettik. Etrafımızda inekler, kuzular vardı. Orada yaşayan köylülerle sohbet edildi, yemekler yenildi. 10 haneli bir köydü. Mehmet Amca set sırasında bize evini açtı. Her sabah soba yakıp çay hazırladı.”