‘Yaban elleri’ vatanları oldu

Güncelleme Tarihi:

‘Yaban elleri’ vatanları oldu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2015 00:00

Almanya’da 22 Eylül 2013 tarihinde yapılan genel seçim öncesiydi.

Haberin Devamı

Hessen’de de aynı tarihte Eyalet Parlamentosu seçimleri yapılacaktı...

Hessen Eyalet Başbakanı Volker Bouffier ve o dönemde Başbakan Yardımcısı olan Eyalet Adalet, Uyum ve Avrupa Bakanı Jörg-Uwe Hahn’la uzun bir söyleşi yapmıştım.

Bouffier’in makamında yaptığımız bu üçlü söyleşide her iki politikacı da, yerlisiyle göçmen kökenlisiyle kendi eyaletlerindeki insanların yaşamlarından büyük ölçüde memnun olduklarını söylemişlerdi.

Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Volker Bouffier, 1999-2010 yılları arasında Hessen Eyalet İçişleri ve Spor Bakanı olarak görev yapmıştı.

2010 yılından beri de Eyalet Başbakanı koltuğunda oturuyordu.

Hür Demokrat Partili (FDP) Jörg-Uwe Hahn da 2009 yılından beri bu görevdeydi.

Aynı zamanda FDP Hessen Eyalet Teşkilatı Başkanı’ydı.

‘Yaban elleri’ vatanları oldu


Seçim öncesi yaptığımız bu söyleşide, Bouffier’e, “Sayın Başbakan son dönemlerde Gezi Parkı’ndan yansıyan çirkin görüntüler bir yana bırakılırsa, Türkiye denince aklınıza ne geliyor?” diye sormuştum.

Yanıtı şöyleydi:

Türkiye gururlu bir ülkedir. Dünya genelinde yaşanan transformasyonu başarılı bir şekilde hayata geçiren bir ülkedir. Türkiye son yıllarda sistematik olarak gelişen ve kalkınan bir ülkedir. Ekonomik olarak büyüyen, hem Avrupa’da hem Asya’da hem de bulunduğu bölgede etkisini artıran bir ülkedir. Türkiye anahtar bir ülkedir. Bunun da ötesinde Türkiye kendi bölgesinde İsrail’in yanında tek demokratik ülkedir. Demokratik bir Anayasası olan ve iktidarın demokrasinin kurallarına göre değiştiği bir ülkedir. Türkiye görülmemiş bir açılım ve atılım yaşamaktadır.

Gezi Parkı’na gelince: Demokratik ülkelerde insanların protesto gösterisi düzenleyerek tepki gösterme özgürlüğü vardır. Bundan daha demokratik bir hak olamaz. Kullanılan orantısız polis şiddetinin kabul edilecek hiçbir yönü yoktur. Kaldı ki, insanların polis gücüyle susturulması mümkün değildir. Olmamalıdır da. Bizim ülkemizde, bizim eyaletimizde yaşayan Türk kökenli insanlar da son dönemlerdeki gelişmelerden endişe duymaktadır.

Bakan Hahn’a da “Sayın Bakan, Türk denince sizin aklınıza ne geliyor?” diye benzer bir soru yöneltmiştim.

Hahn, “Her şeyden önce Hessen’de yaşayan Türk kökenli 300 binden fazla insan geliyor. Bu insanlar severek bu eyalette yaşamaktadır. İşçisinden ev kadınına, öğrencisinden öğretmenine, avukatından doktoruna kadar akla gelen her alanda çalışan başarılı Türk kökenli insanlar vardır. Başarılı Türk kökenli işadamları vardır. Eyalet Adalet Bakanı olarak Türkiye’de hükümetin Gezi Parkı’nda yaşanan olaylarla ilgili tutumunu hiç tasvip etmiyorum.

Şayet bir sorun varsa, bu diyalog içinde çözülmelidir, polis gücü ve şiddetle değil. Başbakan Erdoğan ülke için çok iyi şeyler yaptı. Ancak son çıkışı dış yatırımcıları da ürküttü. Böyle bir olumsuz gelişme Türkiye’nin uzan vadede zararına olacaktır. Hükümet bu durumu da mutlaka göz önüde bulundurmalıdır” yanıtını vermişti.

BAŞARI ÖYKÜSÜ

Her iki politikacıya da “Göçmen ve Türk kökenli insanlarla birlikte yaşamı nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye de sormuştum.

Bouffier, “Bence bu tam bir başarı öyküsüdür. Şüphesiz bazı sorunlar vardır. Geçmişte olmuştur, bundan sonra da bazı sorunlar yaşanacaktır. Ama geneline baktığımızda, barış içinde birlikte yaşam tamamen gerçekleşmiştir. Kin yoktur, girilmez bölgeler yoktur bizim eyaletimizde. Bu sevindiricidir, hepimiz açısından memnuniyet vericidir. Birinci nesil Türk kökenli insanlar buraya çalışmaya geldiler. Onlar için ‘yaban elleri’ kendi vatanları haline geldi. Ama burada doğup büyüyen ve ‘Hessenli’ olan yeni nesiller için burası onların vatanıdır. Uyum büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Özellikle spor kulüplerindeki ‘birliktelik ve biz duygusu’ çocuk ve gençleri daha çok bütünleştirdi. Bunlar görmezden gelinmemeli. Karşılıklı saygı hepimiz için önemlidir. Bu duygu daha da geliştirilmelidir” demişti.

‘Yaban elleri’ vatanları oldu


Hahn da, “Biz Hessen Eyaleti’nde yaşayan göçmen kökenliler arasında bir kamuoyu araştırması yaptırdık. Verilere göre göçmen kökenli insanların yüzde 86’sı yaşamlarından memnun. Bu gerçekten sevindirici bir durumdur. Burada doğup büyüyen yeni nesillerin Almanca sorunu yoktur. Ancak yine de tüm çocukların okula başlamadan önce daha iyi Almanca öğrenmelerini sağlamak için yuvaya gönderilmelerini desteklemeliyiz. Anne-babalar bu konuda daha iyi aydınlatılmalı. Yalnız göçmen kökenli anne-babalar değil, Alman ebeveynler de aydınlatılmalı. Biz Hessen’deki okullarda İslam dini dersleri verilmesini de hayata geçirdik. Bu sadece sembolik bir şey değildir. Bu aynı zamanda, bizim ülkede yaşayan Müslümanlara ‘siz de, dininiz de bizim için önemlidir’ duygusu vermemiz açısından önemlidir, gereklidir de” yanıtını vermişti.

* * *

Almanya gibi demokratik bir hukuk devletinde NSU teröristleri tarafından işlenen 10 cinayetin 10 yılı aşkın süre aydınlatılamayacağı hiç aklınıza gelir miydi? Ayrıca göçmen kökenli insanların çoğu Alman güvenlik birimlerine güvenlerini kaybetti. Bu güven yeniden nasıl kazanılır?” diye de sormuştum.

Bouffier, “Duruşmalar kısa bir süre önce başladı. Şüphesiz kolay olmayacaktır. Ama bu cinayetlerin her yönüyle aydınlatılması, herşeyin ortaya çıkarılması şarttır. Bu her şeyden önce kurbanlar ve kurban yakınları için bir borçtur. Hukuk devletinin en temel görevlerinden biri yurttaşları korumaktır. NSU teröristleri tarafından katledilen insanlar da bu ülkede yaşıyordu, onlar da bu ülkenin yurttaşıydı. Mahkemenin işi kolayl değildir, olmayacaktır da. Ama ben hukuk devletinin elden gelen herşeyi yapacağına inanıyorum. İnsanlar haklı olarak güven kaybı yaşamıştır. Ama biz bu ülkeyi birlikte şekillendiriyoruz, birlikte şekillendirmeyi sürdüreceğiz. O yüzden hep birlikte hareket edip, ilgili birimlere ve ilgili kurumlara güven duymayı yeniden
sağlamalıyız” demişti.

Bakan Hahn da “Biz Kassel’de NSU kurbanı Halit Yozgat caddesinin açılışını yaptık. Hessen Eyalet Hükümeti olarak kurban yakınlarından çok açık bir biçimde özür diledik. Evlatlarını koruyamadığımızdan dolayı özür diledik. Onların acılarını paylaştığımızı, onların yanında olduğumuzu söyledik.
Kamu kurum ve kuruluşlarının kapıları göçmen kökenlilere daha fazla açılmalıdır. Bu aynı zamanda bu birimlerin çalışmalarını da kolaylaştırır” yanıtını vermişti.

* * *

Tabii her iki politikacıya “Hessen’de çok sayıda göçmen kökenli seçmen de var. Bu insanlar neden sizin partilerinize oy vermeli?” diye de sormuştum.

Bouffier, “Biz belirli bir kitle ve belirli etnik gruplar için değil, bu eyalette yaşayan tüm insanlar için politika yapıyoruz. İşte bu nedenle de çocuk yuvasından itibaren eğitime önem veriyoruz. İlk ve orta öğretimde tam gün eğitime önem veriyoruz. Kökenleri ne olursa olsun kızlı-erkekli gençlerin meslek eğitimi yapmaları için gereken desteği sunuyoruz. Kalifikasyona önem veriyoruz. İşsizliğin azaltılması için yoğun çaba gösteriyoruz. Biz bu eyaleti, bu ülkeyi birlikte şekillendireceğimizi söylüyoruz. Biz ‘hepimiz Almanya’yız’ diyoruz. Bu yönde de politikaya yapıyoruz. Bu politikamızı sürdürebilmek için de tüm seçmenlerden destek bekliyoruz” yanıtını vermişti.

Hahn da „Başbakan’ın sözlerine tamamen katılıyorum. 1999-2003 yılları arasında birlikte başlattığımız ve 2009 yılından beri kararlı bir biçimde sürdürdüğümüz ortak politika sayesinde uyum ve birlikte yaşam alanında önemli gelişmeler kaydettik. Bu politikamızı sürdürmek istiyoruz. Bu da ancak bize verilecek destekle mümkündür. Ayrıca, biz parti olarak ayrıca Çifte Vatandaşlık’ın kabul edilmesini de gündemimize aldık. Liberaller olarak bizim politikamız ‘Opsiyon modeli’ (Almanya’da 1 Ocak 2000 tarihinden itibaren dünyaya gelen göçmen kökenlilere doğuştan çifte vatandaşlık hakkı verilmesi, ancak 18-23 yaşları arasında tek vatandaşlıkta karar kılınması) uygulamasına son verilmesi ve Çifte Vatandaşlık’ın kabul edilmesini içermektedir. Bunda kararlıyız” demişti.

* * *

Opsiyon Modeli uygulamasına son vermek nasip olmadı FDP’ye.

Çünkü FDP, 23 Eylül 2013 tarihinde yapılan genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşamadığı için Federal Meclis’e giremedi.

Opsiyon Modeli uygulamasına CDU/CSU ile Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oluşturduğu büyük koalisyon hükümeti son verdi.

Belki bir gün isteyen herkese Çifte Vatandaşlık yolu da açılır...

Bouffier ile Hahn’ın hedefi seçimlerden sonra da ortaklığı sürdürmekti.

Ama olmadı.

FDP toplam oyların yüzde 6’sını alıp Hessen Eyalet Parlamentosu’na girdiği halde, iki partinin sandalye sayısı ortaklığın sürdürülmesine yetmedi.

CDU’lu Bouffier, Yeşiller’le ortaklık etmek zorunda kaldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!