"NSU mağdurlarına özür borçluyuz"

Güncelleme Tarihi:

NSU mağdurlarına özür borçluyuz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2015 11:48

Almanya'da NSU teröristleri tarafından öldürülen Enver Şimşek'in ailesinin avukatı, cinayetlerin aydınlatılması yönünde verilen sözlerin tutulmadığını söyledi. Eski Federal Hükümet Sözcüsü Heye ise ailelere özür borçlu olduklarını söyledi.

Haberin Devamı

Almanya'da 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütü ile ilgili davada kurbanlardan Enver Şimşek'in ailesinin avukatı Seda Başay Yıldız, NSU mağdurlarına cinayetlerin aydınlatılması yönünde verilen vaatlerinin hiçbirinin yerine getirilmediğini söyledi.

Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde yaklaşık iki yıldır devam eden NSU davasında Şimşek ailesini temsil eden Seda Başay Yıldız ile eski Federal Hükümet Sözcüsü Uwe-Karsten Heye, Almanya'daki aşırı sağcılık ve NSU
davasındaki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.

Avukat Yıldız, NSU davasında dinlenmesi gereken tanıkların birçoğunun dinlendiğini ancak dinlenmesi gereken çok önemli tanıkların daha bulunduğunu belirterek, davanın bir yıl daha süreceği öngörüsünde bulundu.
Davanın gidişatının sanıkların hüküm giyecekleri yönünde olduğunu ve bundan memnun olduklarını ifade eden Yıldız, "Memnun olmadığımız kısım, Federal Savcılığın istediğimiz dosyaları vermemesi, istihbaratta olan gizli muhbirlerin
dosyalarını alamamamız, bunun engellenmesi. Bundan şikayetçiyiz" dedi.

Bu tavrın da değişmeyeceğini düşünen Yıldız, "İlk başta Başbakan Merkel çok şey vadetti müvekkillerimize, çok şeyin açıklığa kavuşturulacağını söyledi. Bunların hiçbirisini yerine getirmediklerinden dolayı şikayetçiyiz" diye konuştu.

"Ölümler şüphe uyandırıyor"

Seda Başay Yıldız, son dönemde kısa süre içinde NSU davasında dinlenmesi planlanan üç tanığın hayatını kaybettiğinin de altını çizdi ve şunları söyledi:

"Bunların dosyalarını maalesef daha alamadık, vermiyorlar. Telefonla sorduğumuzda da normal bir ölüm olduğunu, kesinlikle bir cinayet işlenmediğini söylüyorlar. Dosyaları vermiyorlar. Bizde bu soru işaretleri uyandırıyor. Eğer gizlenecek bir şey yoksa her şeyi açıklığa kavuşturacağını söylüyorlarsa neden dosyaları alamıyoruz? Bu şahitler ölecek yaşta da değillerdi. En son ölen tanık 20 yaşındaydı. Böyle birisinin çok önemli bir ifade vereceği zaman ölmesi tabii ki şüphe uyandırıyor."

"Almanya'nın ırkçılık sorunu var"

Avukat Yıldız, Alman hükümetinin toplumda ırkçılığın ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönünde BM Irkçılıkla Mücadele Komisyonu'na (CERD) sunduğu raporda Almanya'da kesinlikle ırkçılık sorunu olmadığının savunulduğuna dikkati çekerek, bunun doğru olmadığını söyledi.

Yıldız, "Bu rapor tabii ki gerçekleri göstermiyor. Tabii ki Almanya'nın ırkçılık sorunu var çünkü bakarsanız 8 Türk ve 1 Yunan öldürüldüğünde sadece ailelere karşı araştırmalar yürütülmüştür. Esrar mı satıldı, mafya üyeleri miydi gibi şeyler araştırılmıştı" diye konuştu.

"Kurumsal ırkçılık sorununu kabul etmiyorlar"

Geniş sivil toplum grubu olarak hükümetin raporuna itiraz ettiklerini vurgulayan Yıldız, NSU cinayetlerinin işlendiği iki olayda bisikletli iki kişinin görüldüğünü ancak bunların Alman olduğu ifade edildiğinde bu kişilere yönelik soruşturma yapılmadığını anımsattı.

Raporda, Almanya'da kurumsal anlamda ırkçılık bulunmadığının da yer aldığını hatırlatan Yıldız, "Biz bunun tam tersini söylüyoruz. NSU davası da bunu gösteriyor. Tabii ki Almanya'nın kurumsal ırkçılık sorunu var ama bunu bir türlü kabul etmiyorlar" dedi.

"Savcının geri durduğu izlenimi var"

Eski Federal Hükümet Sözcüsü Uwe-Karsten Heye ise Almanya'da ırkçı şiddete karşı çıkan sivil toplum gruplarının bulunduğunu, Alman hükümetinin bu konuyu görmezden gelerek değil, gerçekleri fark edip harekete geçmesini ümit ettiğini söyledi.

Aynı zamanda Almanya'da ayrımcılıkla mücadele eden "Gesicht Zeigen" Derneği'nin de başkanı olan Heye, NSU davasında mağdurların avukatlarının tecrübelerini algılayabildiğini ve bunları ciddiye aldığını belirterek, "Federal savcının bazen konunun aydınlatılmasında geri durduğu izlenimi var" şeklinde konuştu.

NSU mağdurlarından özür dilenmesini isteyen Heye, şunları kaydetti:

"Ailelerin tüm korkunç tecrübeleriyle, onlardan şüphe duyulması gerçeğinden hareketle kendilerine özür borçluyuz. Resmi kurumların özür dilemesini beklemek lazım ancak bu henüz yapılmadı. Bu yapılmadığı için de Almanya'daki güvenlik kurumlarında önyargılı ve ırkçı düşüncenin yeniden değerlendirilmesi yönünde ciddi tartışma yapıldığı izlenimi oluşmadı. Bu çok gerekli."

2000-2007 yılları arasında 8 Türk, 1 Yunan ve 1 Alman polisin öldürülmesi yıllarca aydınlatılamamış, cinayetlerin arkasında aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün olduğu 2011 yılında bir banka soygunun ardından ortaya çıkmıştı. Emniyet birimleri cinayetlerin arkasında göçmen mafya gruplarının, ailelerin olabileceğini öne sürmüş, aşırı sağcı grupların üzerine gitmemişti.

NSU'yu kuran Neonazilerin yıllarca yeraltında faaliyet göstermesine rağmen Alman güvenlik birimleri ve istihbaratı tarafından tespit edilememiş olması, Almanya'da büyük bir skandala yol açmış, NSU üyelerinin geçmişte bazı aşırı sağcılar ve istihbaratçılarla ilişki kurmuş olmaları skandalın boyutlarını daha da genişletmişti.

Almanya iç istihbarat teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 2011 yılı sonunda imha edilmesi ve bunun kamuoyuna sızması kuşkulara yol açmıştı.

Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde görülen davada, NSU terör örgütünün hayattaki bilinen tek üyesi Beate Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yaptığı iddia edilen dört kişi yargılanıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!