Güncelleme Tarihi:
Almanya'da 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü sanıklarının yargılandığı davanın 109'uncu duruşmasında maktullerin yakınlarının avukatları, NSU'nun bağlantılarının aydınlatılabilmesi için mahkemeye dilekçe sundu.
Ölü bulunan 39 yaşındaki Neonazi muhbir Thomas R. ve onun hazırladığı tahmin edilen üzerinde "NSU/NSDAP" yazılı 2006 yılı tarihli CD'nin cinayetlerle ilgili yeni bağlantıları ortaya çıkarılabileceğini belirten avukatlar, bu CD'nin, Thomas R'nin ölümü ile ilgili soruşturma dosyasının mahkeme tarafından talep edilmesini ve kendileriyle paylaşılmasını istedi. Avukatlar, "Corelli" kod adıyla bilinen Thomas R. ile bağlantılı olan ve onunla görüşmüş olan emniyet görevlileri ile istihbaratçıların ifade vermek üzere mahkemeye davet edilmesi istedi.
Muhbirlerin kuşkulu ölümleri
NSU tarafından öldürülen Enver Şimşek'in ailesinin avukatı Seda Başay Yıldız, yaptığı açıklamada, gelecek haftalarda ifade vermek üzere mahkemeye çağrılması beklenen muhbir Thomas R.'nin koruma altındayken ölümünün kuşkulara yol açtığını belirterek "NSU ile ilgili olarak yaklaşık 6 ay önce de bir başka muhbir ölü bulunmuştu, intihar ettiği bildirilmişti. Şimdi de bir muhbir ölü bulundu. Bunlar akıllarda soru işaretlerine yol açıyor. Bunlarla ilgili cevaplar alabilmek için talepte bulunduk" dedi.
Kurban yakınlarını temsil eden bir grup avukat olarak ortak dilekçe verdiklerini kaydeden Seda Başay Yıldız, "Thomas R'nin en son ifadesi 1,5 yıl önce alınmış. Yeniden ifadesini almak üzere Thomas R. ile görüşmeye giden devlet görevlilerinin onu ölü buldukları söyleniyor" diye konuştu.
Avukat Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz şunları bilmek istiyoruz: Bu görevliler neden görüşmeye gitti? İfadesi mahkemede alınacaktı, bu görevlileri oraya kim gönderdi? 39 yaşındaki bir insan neden oldu? Şeker hastalığı vardı, bilmiyordu deniyor. Otopsi yapılmış. Bu verileri, neticeleri, soruşturma dosyasını talep ettik."
Ölü bulunan Thomas R'nin, NSU terör hücresi üyelerinden Uwe Mundlos'u tanıdığına dikkati çeken avukat Yıldız, "Bu muhbir ile bağlantılı olduğu belirtilen, 2006 yılı tarihli bir CD var. Bu CD'deki bilgiler, bu muhbirin kamuoyunun ancak 2011 yılında varlığından haberdar olduğu NSU'yu, 2006 yılında biliyor olduğu şüphesini artırıyor" değerlendirmesini yaptı.
Söz konusu CD'nin kendilerine verilmesini istediklerini belirten Avukat Yıldız, "Savcılık talebimiz üzerine bugün yaptığı kısa değerlendirmede CD üzerinde incelemelerinin devam ettiğini belirtti. Mahkemenin bu yönde bir talebi olacaksa bunun için incelemenin tamamlanmasının beklenmesi isteğini ifade etti" diye konuştu.
CD'de 15 bin veri bulunuyor
Der Spiegel dergisi tarafından önceki hafta yayımlanan haberde, ölü bulunan muhbir Thomas R'nin, birkaç hafta önce Hamburg Eyaleti İç İstihbarat Teşkilatına gönderilen, içinde Neonaziler hakkında önemli bazı bilgiler bulunan ve üzerinde "NSU/NSDAP" yazan CD ile bağlantılı olabileceği kaydedilmişti.
İçeriği en son 2006 yılında hazırlanan CD'de, aşırı sağcılara ilişkin çok sayıda resim ve metnin de bulunduğu yaklaşık 15 bin verinin kayıtlı olduğu belirtiliyor. Der Spiegel, CD'de Thomas R'ye ait çok sayıda fotoğrafın bulunduğunu yazdı.
NSU'nun "karanlık bağlantıları"
Almanya'da, 2000-2007 yılları arasında 8 Türk vatandaşının öldürülmesinin arkasında NSU terör örgütünün olduğu ancak 2011 yılında ortaya çıkarılabilmişti. 3 Neonazi tarafından kurulduğu iddia edilen NSU'nun hayattaki tek üyesi olan ve tutuklu olarak yargılanması süren Beate Zschaepe'nin susma hakkını kullanması nedeniyle "karanlık bağlantılar" aydınlatılamıyor ve birçok soru hala yanıt bekliyor.
NSU'yu kuran Neonazilerin yıllarca yeraltında faaliyet göstermesine rağmen Alman güvenlik birimleri ve istihbaratı tarafından tespit edilememiş olması, 2011 yılının sonunda Almanya'da büyük bir skandala yol açmıştı. NSU üyelerinin geçmişte bazı aşırı sağcılar ve istihbaratçılarla ilişki kurmuş olmaları, skandalın boyutlarını daha da genişletmişti. Almanya iç istihbarat teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 2011 yılı sonunda imha edilmesi, kamuoyunda kuşkulara yol açmıştı.