Paylaş
Atatürk’ün yaşamında 9 ve 19’lu rakamların çok özel bir yeri vardır.
Atatürk’ün 9 ve 19 şifresi, ABD’de yaşayan ve “Sayılar insan gibidir” diyen Prof. Aziz Ş. İnan tarafından ortaya atıldı.
BAZI ÖRNEKLER
- 19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğdu.
- 19 yaşında harbiyeye girdi.
- 9 Ocak 1912’de Trablusgarp’da İtalyanlar’ı bozguna uğrattı.
- 19 Mayıs 1915’te albaylığa yükseldi.
- 9. Ordu Komutanı olarak Erzurum’a tayin edildi.
- 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.
- 1919’da yani Samsun’a çıktığında iki 19’un toplamına eşit yaştaydı. Öldüğünde ise üç 19’un toplamına eşit yaştaydı.
- Cenaze töreninde Chopin’in 19 notalı 19. marşı çalındı.
- 9 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ni açtı.
- 19 Eylül 1921’de TBMM kendisine Gazi ünvanını verdi.
- 9 Eylül 1922’de Başkomutan olarak yönettiği ordu, İzmir’i kurtardı.
- 9 Ağustos 1923’te Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurdu.
- 9 Ağustos 1928’de Latin harflerinin kabulünü müjdeledi.
- Atatürk’e verilen madalyaların toplamı 19’du.
- Doğum ve ölüm yılları (1881-1938) 19 sayısının katları.
- Unutulmaz sözü “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” 19 harfli.
- Mustafa Kemal Atatürk ismi 19 harften oluşuyor.
- Atatürk, 19.000 TL nakit miras bıraktı.
ÖLDÜĞÜ SAAT 9.05
Öldüğü gün de ölüm saatinde yine 9 rakamı vardı, saat 9’u beş geçiyordu...
Atatürk’ün öldüğü gün, İstanbul Üniversitesi’nde ders okutan bir Alman profesörü, derse girdiğinde öğrencilerinin üzgün halini görünce, yüreği parça parça olmuş halde, üniversite rektörüne telefon ederek;
- Bugün ders veremeyeceğim, ne yapayım dersiniz?
diye sordu;
Rektör, Alman profesöre, şu cevabı verdi;
- Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılırsa onu yapın...
Rektörün bu sözlerine Alman profesörün cevabı şu oldu;
- Almanya’da hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi...
ATATÜRK’ÜN SEVDİĞİ HİKAYE
Atatürk en sevdiği aşağıdaki hikayeyi anlatır, arada da başkasına anlattırır, gülermiş.
Yeşilaycı bir profesör bir konferans veriyor. Bir ara dinleyicilere sormuş;
“Bir eşeğin önüne iki kova koysanız. Biri su dolu, biri rakı. Hangisini içer?”
Cevabı kendi veriyor: “Tabii suyu.”
Gene bitirmiyor soruyor: “Neden?”
Arkadan birisi yüksek sesle cevaplıyor;
“Eşekliğinden.”
Atatürk bu cevaba bayılıyor. Gülüyor, gülüyor...
Bir akşam Orman Çiftliği’nde yanında erkanı, açık havada oturuyorlar. Rakılarını yudumluyorlar. Biraz ilerde 15-16 yaşlarında bir çiftçi çocuk çalışıyor. Atatürk el edip, çağırıyor. Soruyor:
“Söyle çocuk; bir eşeğin önüne iki kova koysan. Biri rakı dolu, biri su. Hangisini içer?”
Çocuk yutkunuyor; bakıyor, Gazi Paşa Hazretlerinin ve yanındakilerin önünde rakı kadehleri. Devletin en büyükleri... Esas vaziyetine geçiyor;
“Rakıyı kumandanım!”
Atatürk kahkahayı basıyor. Herkes şaşkın, onlara dönüyor;
“Aman beyler! Neden diye sormayın.”
Paylaş