Aşk acısını körüklüyoruz

Güncelleme Tarihi:

Aşk acısını körüklüyoruz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2014 12:19

Solist Birol Namoğlu, gitarda Murat Başdoğan, keyboard ve basta Arda İnceoğlu, davulda İlker Baliç. Dört yakışıklı, aydın ve akıllı adam. Sadece üniversite bitirmemiş, üzerine master da yapmışlar. Kimi mimar, kimi mühendis olmuş. Ama lise yıllarında başlayan müzik tutkuları ağır basmış ve mesleklerini bir kenara bırakıp kendilerini müziğe adamışlar. Gripin üyeleri, Amerika turnesinden döner dönmez Edition Otel’de bizimle buluştu.

Haberin Devamı

* Grubun adı neden Gripin?

- Birol: Hüzünlü şarkılar çalan bir gruptuk. Gripin kutusunun üzerindeki kadın da ağrı çekiyor ya hani, bize uygun dedik ve grubun adı Gripin oldu.

* Sizin Gripin ne ağrısına iyi geliyor? Aşk acısına mı?

- Murat: Tam tersi, biz aşk acısını körüklüyoruz şarkılarımızla...

* Nasıl kuruldu grup?

- Birol: Üniversite üçüncü sınıftayken Evren’le kurduk grubu. Bronx’tan sahne teklfi geldi. Dört sene çaldık orada. Bir barımız ve tizi yanmış bir kolonumuz vardı. İlk senenin sonunda davulcumuz ve gitaristimiz son anda konsere gelmeyeceklerini söyleyince Murat’ı aradık. Murat da süper kahraman edasıyla geldi çaldı ve kurtardı bizi.

* Hepiniz okumuş çocuklarsınız. Ne okudunuz da sonunda müzisyen oldunuz?

- Birol: Yedi yıl aile şirketinde çalıştım. 60 yaşında “niye müzik yapmadık biz” dememek için ikinci albümün sonunda işi gücü bıraktım ben.

* İlker ve Murat, siz ne mezunusunuz ve nasıl girdiniz gruba?

- İlker: Sene 2000. Davulcu ve gitarist işi bırakınca benden çalmamı istediler. Bu arada ben iktisat mezunuyum, bir de bankacılık master’ı yaptım üzerine.

- Murat: Ben Mimar Sinan’da iç mimarlık okudum, dört-beş yıl mimarlık yaptım. Müziğe gelirsek, ortaokulda tanıştım gitarla. Doğan Canku’dan ders aldım. Flamenkoya ilgim vardı. O arada Guns N’ Roses, Metallica da dinliyordum.

- Arda: Orta hazırlık dönemine elime bir klavye alıp başladım müziğe. 9 yaşımdayken arkadaşımla Child In Time dinlemiştim. Onun klavye solosundan etkilenmiştim.

* Sen ne okudun?


- Arda: Kimya okuyordum, sonra onu bırakıp işletmeyi bitirdim.

- Murat: Arda laboratuvarı patlatmış, atılmış!

* Niye bıraktın kimyayı?

- Arda: Bir derse geç gitmiştim. Laboratuvarda sabun yapacaktık. Herkes yaptı, teslim etti sabununu. Bizimki sıvı çıktı. İlk sıvı sabunu bulan benim aslında! Sonra bir gün organik kimya dersindeydim, ortama boş boş baktığımı anladım, “Burası bana göre değil” dedim ve bıraktım. İşletmeye geçtim.

* Amerika’da dört-beş hafta boyunca 24 saat bir aradaydınız. Kavga çıkmıştır. En çok hangi sebeple tartıştınız?

- Birol: Geç kalmaktan (gülüyor)...

- İlker: En fazla susan en geç kalandır (Arda’ya bakıyor)...

- Arda: Tamam uyumayı severim ama iftira atmayalım lütfen (gülüyor)...

* “Müzik delilik, grup müziği yapmak zır delilik” demişsin. Bu işe gönül veren gençleri korkutur mu bu cümle? Ne önerirsin onlara?


- Birol: Genç gruplara önereceğimiz bir şey yok. Bu zor bir yol ve biz şanslıydık. Uğraşan çok insan var ama aralarından sıyrılanların sayısı çok az.

* Şans dışında ne önemli?


- Birol: İşin ucunu bırakmamak, ısrarlı olmak... Ve tabii bu işe tam konsantre olmak.

* Hep hüzünlü şarkılar yazıyorsunuz. Nasıl çıkıyor o sözler?

- Birol: Almodovar “En iyisini yazmak istiyorsan yaşadıklarını yaz” demiş. Biz de yaşadıklarımızdan, çevremizden ilham alıyoruz. Biraz da abartıyor ve süslüyoruz tabii. Zaten hem kişisel hayatlarımızda hem de ülkemizde malzeme bol...

MÜZİK TARZIMIZI TANIMLAMIYORUZ

* Müzik tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?


- İlker: Tanımlamıyoruz aslında. Pop öğeleri de var içinde. Amerika’dakiler için içinde etnik öğeler olan müzik de söyleyebiliriz.

* Dinleyici kitlenizin yaş aralığı zamanla değişti mi?

- Birol: Genişledi diyelim.

- Murat: Çok küçük yaşta bizim şarkılarla dans edenler var. Hatta konuşmayı bizim şarkılarla öğrenmiş 4 yaşında bir kız çocuğu bile tanıdık.

- Birol: Akustik albümümüz ve “Dalgalandım da Duruldum” cover’ıyla daha yüksek yaşlara da hitap etmeye başladık.

- Murat: Amerika’dayken, 60 yaşlarında bir Amerikalı kadın tam dört saat araba sürüp bizim konsere geldi. İstanbul’da almış CD’mizi, sonra bizi takibe devam etmiş.

- İlker: Online Türkçe dersi alıp bizim şarkıları öğrenmiş hatta.

* Yıllardır sahnedesiniz ve seyirciyi nasıl coşturacağınızı biliyorsunuz? Nedir işin sırrı?

- Murat: Coşturma deyince Fatih Ürek geliyor aklıma.

- Birol: Gerçekten de doğru söylüyor. Uludağ’da bir konserimizden sonra Fatih Ürek’i izlemeye gitmiştik. Gözlerimize inanamadık. Enerji patlaması denen şey bence onun konserlerinde yaşanıyor.

* Konserlerinizde ilginç olaylar yaşanmıştır...

- Birol: Ben zıplarken çöken sahnenin içine düşmüştüm. Ama düşme rekoru Arda’da...

* Nasıl yani?

- Arda: Birkaç kez düştüm sahnede, onu söylüyorlar. Asıl Murat konser bitmeden sahneden inmişti, onu anlatsın.

- Murat: Birol biz çalmaya devam ederken “Arkadaşlar, konserimiz bitti, teşekkür ederiz” dedi. Ben de gitarımı çıkardım, tam sahneden inerken baktım ki konser devam ediyor. Çaktırmamak için sesçiye gittim, “Seninle konuşuyor gibi yap, geri döneceğim” dedim.

AMERİKA’DA ŞANS ESERİ ÖLÜMDEN DÖNDÜK


* Amerika’da ilginç bir şey yaşandı mı?

- İlker: Austin’da bir konsere gitmek istedik. Ama uzun bir kuyruk vardı. Beklemeyelim dedik. Biz oradan ayrıldıktan kısa süre sonra sarhoş bir sürücü çalıntı arabayla kuyruğa daldı. Üç ölü, dokuz yaralı vardı.

* Hayranlar arasında sizi taciz edenler çıkıyor mu?

- Birol: Hiç olmuyor. Biz öyle bir enerji vermiyoruz. Zaten ben hariç grubun hepsi evli.

* Evde durumlar nasıl peki? Kıskançlıklar, yoğun tempoya isyanlar oluyor mu?


- Murat: Ben 2010’da evlendim. İlk başlarda biraz sorun yaşadık, seven insan kıskanır sonuçta... Ama şimdi iyiyiz.

- İlker: Ben yeni evlendim, gayet iyiyiz.

- Arda: 2011’de evlendim. Yoğun tempo ve görüşememek arada sorun yaratıyor. Amerika’dan döndüğümde haklı olarak “Artık yeter, bu kadar uzun gitme” dedi eşim.

Haberin Devamı

TÜRKİYE'NİN EN ŞİŞMAN GRUBU OLACAĞIZ

Haberin Devamı

* Müzik dışında ne yapıyorsunuz?

- Birol: Uzun zamandır müzik dışında bir şeye vakit bulamıyoruz.

* Mesela Amerika’da ne yaptınız?

- Birol: Biz yemek yemeye bayılıyoruz. Orada da bol bol yedik.

* Kilo aldınız mı?

- Birol: Epeyce.

* Yemeğe en meraklı kim aranızda?

- Birol: Benim özel merakım var. Yemek kursuna da gittim. Yiyecek içecek işletmeciliği üzerine bir şeyler yapmak, mekan açmak istiyorum hatta...

* Peki imaj konusunda ne yapıyorsunuz?

- İlker: Yemek yiyoruz işte (gülüyorlar). Türkiye’nin en şişman grubu olacağız ileride.

- Birol: Arada sakallar bıyıklar değişiyor. Zaman içinde çok farklılaşıyoruz. Bundan üç sene önceki kliplere bakıyorum gerçekten çok farklıymışız.

* Bugünlerde en çok dert ettiğiniz konu başlığı nedir?

- Arda: Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durum, ayrışma, kutuplaşma, “sizin taraf bizim taraf” durumu olması.

- İlker: Büyük Ortadoğu projesini destekler nitelikte pek çok şey görüyoruz. Ama bu ülke bölünmemeli.

- Birol: Bence en önemlisi insan hayatı tabii. Kimsenin burnunun bile kanamaması, herkesin her istediğini söyleyebilmesi... Herkesin eşit şartta, eşit şansla hayatına devam etmesi. Bunlar olursa zaten kimsenin bir ayrılık isteyeceğini zannetmiyorum.

* Bir konseriniz sırasında elektrikler kesilmiş, kedi mi girmiş trafoya?


- Murat: Kedidir kedi (gülüyor).

- Birol: Kedileri suçlamayalım, nedeni başkaydı. Bazı konserlerde, belli bir süreyi aştığımızda uyarı gelir. “1-2 şarkı sonra bitirin” derler. Biz de toparlar bitiririz ama o gün öyle olmadı. O gün biz sahnedeyken herhangi bir uyarı olmadan ve erken saatte şalteri indirdiler.

Haberin Devamı

AŞK İLK GÖRDÜĞÜN ANDAN ÖLÜME KADAR SENİNLE

Aşk nereden nereye sizce?


- Birol: İlk gördüğün andan ölüme herhalde. Birden fazla kez aşık olabilirsin ama bir tanesi hep aklında kalır...

- Murat: Mezara kadar diyelim.

- Arda: Katılıyorum... Ölene kadar.

Şarkıdan yola çıkarak sorayım, yalnızlığın çaresini buldunuz mu?

- Birol: O şarkıda şöyle küçük bir hile var. Şarkı birbirini seven ama ilişkisini yürütemeyen, uzun zamandır ayrılmaya çalışan bir çiftin hikayesini anlatıyor, birbirlerine söyledikleri cümlelerden oluşuyor. “Bak ayrılabiliriz çünkü yalnızlığın çaresini bulmuşlar” diyor. Yani biz söyleyenlerin yalancısıyız gibi bir durum var orada.

Yok mu yalnızlığın çaresi?


- Birol: Bizce dostlar, aile, müzik, sahne; bunlar yalnızlığın çareleri...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!