Arkeoloji denince...

Türkiye gibi yeraltı varlıkları kadar yerüstü kültür kaynakları da zengin olan bir ülkede, arkeolojinin önemini belirtmeye gerek yok. Kendisi de bir arkeolog olan Nursel Duruel, bu alanda çok önemli bir kitap hazırladı: ‘Cumhuriyetin Çocukları - Arkeolojinin Büyükleri: Nimet Özgüç - Tahsin Özgüç’

Haberin Devamı

Cumhuriyet kuşağının iki bilim insanının yaşamı, yeni kurulan bir ülkenin, arkeolojiye verdiği önemi gösteriyor. O dönemin üniversitesinde Hitler’den kaçan birçok hoca geldiği için, dünyaca ünlü profesörler ders verdi.
1945’te Tahsin Bey ile Nimet Hanım arasındaki okul arkadaşlığı hayat arkadaşlığına dönüşür. Nimet Hanım’ın hayatında acı bir olay yaşanır. Almanya’da Dresden Teknik Okulu’nda öğrenim gören küçük kardeşi Kemal, Amerikan bombardımanında hayatını kaybeder.
Bu iki önemli bilim insanı da yurtdışındaki üniversitelerde ders verir. Meslektaşları Tahsin Özgüç için 1989’da, Nimet Özgüç için de 1993’te birer armağan kitap yayımlar.
Nursel Duruel, ‘Zamana Dokunmak’ yazısında; hem Özgüçler’i hem arkeolojik kazıların koşullarını belirtiyor... Tahsin Özgüç’ün ölümünden sonra da Nimet Özgüç çalışmalarını sürdürür. Arkeologların, uzmanların, meraklıların en çok ilgi gösterecekleri bölüm, ‘Kazılar’ başlığını taşıyor:
Anıtkabir Tümülüsleri / Topraktepe (Sivas Kalesi) / Fraktin Kazısı ve Tetkik Gezisi / Elbistan Karahöyük / Kültepe /  Horoztepe / Altıntepe / Acemhöyük /  Maşathöyük / Samsat.
Sıradan okurun bile okuyacağı bölümlerden biri; ‘Yakınları, Dostları, Meslektaşları, Nimet ve Tahsin Özgüç İçin Ne Dediler’ bölümü.
İki yazı, içtenliğiyle, sadeliğiyle beni çok etkiledi:
Nimet Özgüç Tahsin Özgüç’ü anlatıyor ve Tahsin Özgüç Nimet Özgüç’ü anlatıyor.
Aile yazıları içinde, benim en hoşuma giden oğulları Bülent Özgüç’ün yazısı. Hafriyatta geçen bir çocukluğu öylesine güzel anlatıyor ki, imrenmemek mümkün değil.
Yazısının başlığı, her meslek sahibi için söylenecek bir saptama: ‘Arkeoloji, Bir Yaşam Biçimi’...
Yarım yüzyıl öncesinin koşullarını da bu yazıda bulacaksınız...
Arkeoloji çalışmalarının, ülkemizdeki durumu hakkında, iki arkeologla ilgili bir kitap. Sadece bu alanda çalışanların değil, hepimizin okuyabileceği bir çalışma.
Nursel Duruel, çok gerekli, çok düzeyli bir çalışma yapmış.

Haberin Devamı

NİMET ÖZGÜÇ KİMDİR

15 Mart 1916’da Adapazarı’nda ailesinin üçüncü çocuğu olarak doğdu. Ankara’da Gazi İlkokulu ve Ankara Kız Lisesi’nde okudu. 1936’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin ilk öğrencileri arasında yer aldı. 1940’ta eğitimini tamamladı ve asistan oldu. 1943’te doktorasını verdi, 1949’da doçentliğe, 1958’de de profesörlüğe yükseldi. 1984’te Ankara Üniversitesi’ndeki görevinden ayrıldıktan sonra da bilimsel çalışmalarını sürdürdü. Arkeolog Tahsin Özgüç ile evlendi.
1941’den sonra Samsun yöresindeki Dündartepe, Kavak-Kaledoruğu, Tekkeköy kazılarına katıldı. 1947’de Elbistan yüzey araştırmasında ve Karahöyük kazısında çalıştı. Sivas’ta Toprakkale ve Maltepe kazılarında çalıştı. 1948’de başlayan ve günümüze dek süren, Kültepe kazılarında önemli katkıları bulundu. 1962’de Niğde’de Acemhöyük’te başlattığı kazıyla önemli bir Hitit merkezini ortaya çıkardı. 1972-75 arasında Niğde yakınlarındaki Tepebağları Höyüğü’nde de bir kurtarma kazısı yaparak demir çağlardan bizans dönemine değin buluntular veren bir yerleşim saptadı. 1978’de ODTÜ’deki Aşağı Fırat Kurtarma Kazıları çerçevesinde Adıyaman Samsat Höyük’te kazı çalışmalarını üstlendi.

Haberin Devamı

TAHSİN ÖZGÜÇ KİMDİR

1916’da Kırcali’de doğdu. 1940’ta Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede 1942’de doktor, 1945’te asistan, 1946’da doçent, 1954’teyse profesör unvanını aldı. 1968-1969 arasında DTCF’nin dekanı, 1969-1980  arasında Ankara Üniversitesi rektörü olarak görev yaptı. 1981’de emekliye ayrıldı. 1962-1964 arasında Princeton Üniversitesi’ne bağlı The Institute for Advanced Studies, 1964’te Almanya Saarland Üniversitesi ve 1975-1976 arasında Münih Üniversitesi’nde konuk profesörlük yaptı. Anadolu tarihine yeni bir ışık getiren ve eşi Nimet Dinçer Özgüç ile yaklaşık 50 yıl başkanlığını yaptığı Kültepe-Kaniş kazısından başka, Karahöyük (Elbistan), Horoztepe (Tokat), Altıntepe (Erzincan), Maşathöyük, Kazankaya ve Kululu kazılarını da yönetti. Yabancı bilim kurumları ve meslektaşlarıyla sürdürdüğü işbirliği nedeniyle 1978’de Federal Almanya Cumhuriyeti Büyük Haç Nişanı, 1990’da Doğan Güneş Altın-Gümüş Nişanı, 1991’de Belçika Tacı Ulusal Nişanı ve 1992’de Türk Tanıtma Vakfı Ödülü ile onurlandırıldı. 2001’de Berlin Hür Üniversitesi’nde düzenlenen bir törenle ‘Şeref Doktoru’ unvanı aldı ve ‘Önasya Arkeolojisi’nin Nestoru’ ilan edildi.

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Oylum Yılmaz                    Cadı                                  Sel Yayıncılık
Dave Eggers                      Vahşi Şeyler                        Siren Yayıncılık
Orhan Miroğlu                   Silahları Gömelim                Everest Kitap
Ali Saydam                       Vazgeçmek Özgürlüktür         Remzi Kitabevi
George Ritzer                     Küresel Dünya                       Ayrıntı Yayınları

Yazarın Tüm Yazıları