Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta resmi temaslar için Washington’a gelen KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, iki tarafın Cumhurbaşkanları liderliğinde devam eden görüşmelerin artık Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan son müzakereler olduğunu ve sonuç alınmazsa Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye’ye ilhak olma dahil yeni seçenekler ele almaya başlayacağını açıkladı. Ertuğruloğlu’nun ifadesiyle açıklamaları ‘Washington’da soğuk duş’ etkisi yarattı. Ertuğruloğlu, yakasında Türkiye Cumhuriyeti bayrağıyla yürüttüğü temaslarının ardından Hürriyet’e özetle şunları söyledi:
ÇÖZÜM UMUDUM YOK: 2016’da çözüm umudu gördüğümü söyleyemem. Ama bu görüşüm sadece mevcut süreçle bağlantılı değil. BM gözetiminde sürdürülen bütün müzakerelerle ilgili korudum bu görüşü hep yıllarca. Ve hep haklı çıktım. Çünkü eşitlik temelinde sürdürülmeyen bir müzakere sürecinden eşitlik temelinde bir anlaşmayla masadan kalkmak mümkün değil. Devletle toplum müzakere ediyor.
YA ANLAŞACAĞIZ YA DA: 2017’nin ilk bir-iki ayından itibaren Rumlar artık seçim 2018 seçim dönemine gireceğinden müzakere olasılığı ortadan kalkıyor. Dolasıyla önümüzde en fazla beş aylık bir süre var. Ya bu süre içerisinde karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmayla masadan kalkacağız. Ya da anlaşmamak üzerine anlaşacağız. Artık önü açık müzakere süreçlerinin öngörülmemesi gerekir.
CUMHURBAŞKANI SÖYLEDİ: Sayın Cumhurbaşkanı (Mustafa Akıncı) da aynı çizgide. ‘Bu anlaşma olmazsa Rumlar kendilerini Türkiye ile komşu durumda bulabilirler’ diye de ifade etmiş bir Cumhurbaşkanıdır. Açık söyleyeyim, Cumhurbaşkanını çok iyi tanıdığım için, dünya görüşlerimizin uyuşmadığı gerçeğinden de hareketle böyle bir beyanatı Cumhurbaşkanından beklemiyordum.
ARTIK DEVLETTEN DEVLETE: Bu anlaşma olmadığı takdirde kimse Kıbrıs Türkü’ne, ‘Rumlar seçimlerini yapsın, yeni Cumhurbaşkanlarını belirlesin, yine masaya otururuz’ türünden yaklaşmasın. Anlaşma olmadığı takdirde BM gözetimindeki bu müzakere şeklinin sona erdiğini söylüyorum. İleride yeni bir müzakere süreci gündeme gelecekse bu artık devletten devlete müzakere süreci olması gerekir.
CUMHURBAŞKANI ROL ÜSTLENMEYEBİLİR: Yeni sayfada Cumhurbaşkanı bir rol üstlenmeye var mı yok mu, onu bilmiyorum. Olmayabilir de. Çünkü bütün siyasi geleceğini, Rumlarla bu şekilde sürüdürülen müzakere süreçlerinde bir neticeye varma üzerine kurmuş bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz. Benim yorum yapmam doğru olmaz. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı ile ilişkilerimiz pek iyi değil. Ve bu başarısızlıkla sonuçlanması bana göre kaçınılmaz olan müzakere sürecinin başarısızlığı ortaya çıktığında günah keçisi olarak benim gündeme getirilmemi de istemiyorum.
ANKARA SAPASAĞLAM: Bu Kıbrıs Türkü’nün kendi başına vereceği bir karar da olamaz. Anavatanımızın uluslararası aktörlerle yapacağı görüşmeler tabii ki belirleyici olacaktır. Ne kadar sorun yaşıyorsa yaşasın Ankara. Ki bu son zamanlarda bayağı yoğunlaştı. İşte Suriye, Irak, PKK, darbe girişimi, Amerika’yla ilişkiler, AB’yle ilişkiler... Bütün sorunların karşısında da Ankara’nın Kıbrıs konusundaki hassasiyeti ve önceliği kesinlikle zafiyete uğramamıştır. Çünkü Ankara şunu çok iyi biliyor: Kıbrıs konusunda kaybeden bir Türkiye, başka hiçbir davasında ayakta duramaz. Bizim herhangi bir endişemiz yok. Ankara sapasağlam duruyor.