Güncelleme Tarihi:
Sanem Çelik: Hiçbir şeyi kafama takmamayı kafama takmış durumdayım
◊ 22 yıldır hayatımızdasınız. Ama sizi pek tanımıyoruz. ‘Mesafeli, cool kadın’ duruşunuzun sebebi ne?
- Duruş dediğiniz varsayımlardır. Sayılan bu ‘var’lar sadece sözcüklerle sınırlıdır. Gerçeklikte söz yoktur.
◊ “Delidolu olmak güzel bir şey” demişsiniz bir röportajınızda.
- Deliyim hâlâ ama ne kadar doluyum bunu söylemem pek mümkün değil. Şu kadarını söyleyeyim ki kişisel gelişimim konusunda çabam baki.
◊ Son konuştuğumuzda “Sorgu sual halindeyim” demiştiniz. Nedir son durum?
- Bu hal bitmez ki! Her bir çözüm yeni soruların yolunu açıyor. Yolun yolcusu olduğumu düşünüyorum. Yol biterse sonuca varmış olurum. Ara bir dönemin tamamlandığını söyleyebilirim.
◊ Nasıl bir yolculuktu sizinki?
- Anayollar, tali yollar, virajlar vardı. Kararsız kaldığım, çatallarla karşılaştığım oldu, engebeliydi yollar. Buna rağmen düzlüğe vardım.
◊ Âşık olmaya ve biriyle hayat geçirmeye bakışınız ne?
- Ben varoluşa âşığım.
◊ Zor mudur hayatınıza girmek?
- Kimilerine göre zor. İşte bu kimileri de bana zor.
◊ En klasik soruyu sorayım; hayatınızda biri var mı?
- Ben de klasik soruya, Bach’ın yüksek iznini alarak ‘Air Suite No.3,
D Major’ bestesiyle cevap veriyorum öyleyse.
◊ Son zamanlarda neleri kafaya takıyorsunuz?
- Hiçbir şeyi kafama takmamayı kafama takmış durumdayım.
◊ Gündeme dair sizi neler düşündürüyor?
- Her şey daha da gelişelim diye oluyor.
◊ Dünyada ‘MeToo’ hareketi yükselişte. Yıllardır setlerdesiniz. Hiç tacize maruz kaldınız mı?
- Eril ve dişil enerjiler olarak, madde âleminde birbirimize uyumlanmayı, takım olduğumuzu anlamayı seçmediğimiz sürece biz beşerlerin tekamülü negatif çıkmazların mahkûmu olmaya devam edecek.
◊ Anlayamadım...
- Her bir birey kendini fark edip geliştirirse artık kendini tanıdığından karşısındakinin kılına bile zarar veremeyecek kadar mükemmel varlıklar olduğumuzu anlayacaktır. Anahtar sevgide... Önce kendini seversen zaten herkesi seversin, incitemezsin. Ve öyle de oldu.
Miray Daner: Üç rollerde oynamayı çok isterim
◊ Sizi yedi yaşınızdayken ajansa yazdırmışlar. Ardından ‘Papatyam’da ilk rolünüzü almışsınız. Bu, o yaşta bir çocuğun vereceği karar değil. Aileniz bu kararı nasıl aldı?
- Ailem bu kararı alırken bana bunu isteyip istemediğimi sordu, ben de sete hep çok istekli ve mutlu gittim. Yapımcım, okulum aksamasın diye set saatlerime çok dikkat etti. Ailemle bütün işlerimi titizlikle seçtik.
◊ 12 yıllık ekran macerası çocukluğunuzu nasıl etkiledi?
- Bu konuda şanslı bir çocuk olduğumu düşünüyorum. Bazen oyun oynamaktan, arkadaşlarımla vakit geçirmekten feragat ettiğim zamanlar oldu. Ama bu süreç beni kesinlikle olumsuz etkilemedi. Aksine, öğrendiklerim paha biçilemez.
◊ Lise bitti. Sırada ne var?
- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümündeki öğrenciliğimi devamsızlık nedeniyle bitiremedim ve bu yılı açıktan bitireceğim. Psikoloji okumak istiyorum. Oyunculuğa da katkısı olacağını düşünüyorum.
◊ Oyunculuk, özellikle televizyon mücadele gerektiren bir alan. Diğer oyuncuların arasından sıyrılmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
- Yaptığımın daha iyisini yapmak için uğraştım hep ama hiçbir zaman kendimi bir yarışa
sokmadım.
◊ Genç yaşta yıldızı parlayan ve birden sönen birçok isim var. Bu örnekler sizi korkutuyor mu?
- Gelecek hepimiz için muallak. Kökleriniz ve bağlarınız kuvvetliyse gelecek insanı korkutmaz. Ama hayat karşıma ne çıkarırsa çıkarsın bunu pozitif karşılayacak bir yapım var.
◊ Bundan sonrası için hayalleriniz neler?
- Uç rollerde oynamayı çok isterim. Örneğin, tek bedende birden çok kişi barındıran bir kadını oynamak çok keyifli olabilirdi.
◊ Dünyaya tektip bir güzellik algısı hâkim. Sizin için de sosyal medyada “Biraz kilo vermeli” deniyor. Bu durum sizi nasıl etkiliyor?
- Tektip algısına karşıyım. Ekran mutlaka insana kilo katıyor.
◊ Zayıflamışsınız. Sebep bu eleştiriler mi?
- Kilo vermemin nedeni oynayacağım karakter. Dizi boyunca da kilo vermeye devam edeceğim.
90’lılar özgür ruhlu bir kuşak
◊ 90 kuşağını nasıl anlatırsınız? Bu kuşağın ruhu nasıl sizce?
- 90 kuşağı sanılanın aksine duyarlılığı ve empati gücü yüksek olan bir kuşak. Çevresine ve dünyaya karşı kayıtsız değil. Kendini rahat ifade edebilen, özgüvenli ve kararlı, özgür ruhlu bir kuşak.
◊ Siz politikayla ilgili misiniz?
- Ülkemdeki ve dünyadaki gelişimleri takip ederim. Özellikle kendi coğrafyamda olup biteni bilir, sorgularım.
◊ Peki topluma, Türkiye’ye ve dünyaya dair hayat görüşünüz nedir?
- Hoşgörülü olmanın örneğini sergilemiş bir tarihe sahibiz, bunu unutmamalıyız. İçimizdeki birlik ve beraberliği kaybetmemeliyiz. Mesela sınırlarımızın hemen dibinde büyük kayıplar yaşanıyor. Tüm dünyanın engin bir hoşgörüye ve barışa acilen ihtiyacı var.
◊ ‘Bir Litre Gözyaşı’ projesinde sizi cezbeden ne oldu?
Miray Daner: Gerçek! Bu dünyada yaşamış, bu acıyı duyumsamış, hastalıkla amansız bir mücadeleye girişmiş birinin hayatını anlatabilme fırsatı...
◊ Nasıl karakterler canlandırıyorsunuz?
Sanem Çelik: Anlatamam ama yaşatabilirsem ne mutlu bana.
Miray Daner: Cihan, üniversite çağında, geleceğe dair umutları olan bir genç kız. Yaşam enerjisi çok yüksek, aile bağları kuvvetli. Tam her şey çok güzel derken hastalığıyla yüzleşiyor ve bu çaresiz hastalıkla büyük bir mücadeleye girişiyor.
◊ Bizi üzücü bir hikâye mi bekliyor?
Miray Daner: Yaşamın her anının değerli olduğunu, ailenin, sevginin gücünün ne kadar kıymetli olduğunu ve her ne olursa, karşımıza ne çıkarsa çıksın mücadele etmemiz gerektiğini anlatan bir hikâye. Bizi umut ve sevgi dolu, hayat bağlarımızı hatırlatacak hüzünlü ama bir o kadar gerçek bir hikâye bekliyor. Tıpkı hayatın kendisi gibi...
◊ Birbirinizi nasıl anlatırsınız?
Sanem Çelik: Uyumlu bir iş disiplinimiz, mesleki bağımız oluştu şükürler olsun.
Miray Daner: Çok hızla bir yakınlık yakaladık. Başarılı, sıcacık, pamuk kalpli bir kadın Sanem Çelik. Savaşçı ruhlu, birbirini çok seven bir anne-kız izleyeceksiniz.
Sanem Çelik ve Miray Daner’in başrollerini paylaştığı ‘Bir Litre Gözyaşı’ bu akşam 20.00’de Kanal D’de.