DÜN Hrant Dink’in öldürüldüğü haberini aldığımda, dünyanın önde gelen medya yöneticileriyle yemekteydim.
Haber yemek salonuna bomba gibi düştü.
Biz dünya medyasını yöneten bu insanlara yepyeni bir Türkiye portresi anlatmaya çalışırken, pespaye bir katil, bu ülkenin kıymetli bir evladını şehrin orta yerinde kalleşçe katlediyordu.
Bu haberi öğrendiğimde nedense aklıma Trabzon’da rahibin öldürülmesi geldi.
Toplum olarak o rahibin öldürülmesine karşı duyarsızlığımız beni kahretmişti.
Bir din adamı öldürülüyor ve bunu sanki adi, sıradan bir cinayet gibi karşılıyoruz.
Rahibin cenazesi İstanbul’a getirilirken, Trabzon’un ne valisi, ne belediye başkanı ilgileniyor.
Olayı "meczup bir gencin tek başına yediği halt" seviyesine indirip bıraktık.
Bu insanların eline silahı veren iklimi kimlerin yarattığını hiç düşünmedik.
* * *
Hayatım boyunca kimse için "vatan haini" ifadesini kullanmadım.
Ali Kemal’e bile vatan haini demedim.
Bu kelimeyi ilk defa bir katil için kullanıyorum.
Evet bunu yapan, gerçek bir vatan hainidir.
Türkiye’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun bütün vatandaşlarının düşmanıdır.
Bu adamı "Provokatör" olarak nitelemek bile yanlış.
"Provokasyon", bu olayın vahametini küçültmektir.
* * *
Bana göre bu olayla ilgili en çarpıcı ve düşündürücü değerlendirmeyi ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu yaptı.
"Bu olay Ermeni soykırımı konusunda hepimizi suçluluk kompleksine sokacaktır" dedi.
Çok doğru.
Bu cinayet, sözde soykırım iddiaları konusunda büyük bir fikri taarruza hazırlanan Türkiye’nin savunma gücüne vurulmuş çok büyük bir darbedir.
Bu cinayet, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en vahim suikastlarından biridir.
Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç cinayetlerinden daha büyük uluslararası yankı yaratacaktır.
Türkiye uzun yıllar bu lekeyi temizlemeye uğraşacaktır.
O nedenle hepimiz, bu cinayetin son halkasına kadar çözülmesi için takipçilik görevini yapmalıyız.
Bu olayın "meczup bir gencin" işi olduğu iddia edilirse, asla inanmayalım.
Evet bu defa inanmayalım.
O adamın eline silahı veren kim, onu bulup yakasına yapışalım.
Ama her şeyden önce, ülkemizde insanları böyle pespaye katiller haline getiren sosyal ve siyasi iklimi kim, kimler yaratıyor ona bakalım.
* * *
Yıllardan beri şunu yazıyorum:
Toplumun "makul üyeleri" sindirilmiştir.
Meydan azgın azınlıkların tahakkümüne kalmıştır.
Demokrasilerin başına gelebilecek en büyük tehlike budur.
Azgın azınlık şövalyeleri cirit atmaya başladığı zaman, toplumların ruh sağlığı bozulur.
Bizim toplumumuzun ruh sağlığı da bozulmuştur.
* * *
Hrant Dink makul bir Ermeni’ydi.
Ve cesurdu.
Cesaretini sadece Türkiye’nin azgın ırkçılarına karşı değil, asıl Ermeni diasporasının azgın ırkçılarına karşı ispatlamıştı.
Emin olun, bu cinayetin iki sevineni olacaktır.
Irkçı Türkler ile ırkçı Ermeniler.
Geriye kalan herkes, bugünden itibaren derin bir yasa girmelidir.