‘TAMAMLA BİZİ EY AŞK!’
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu
“Buruşan ikili ilişkiler, evlilikler nasıl temize çekilir, nasıl ütülenir?” Gönül meselelerine Ali Poyrazoğlu’nun sarkastik gözünden bakmaya ne dersiniz? Deneyimli tiyatro insanının kitabından yola çıkarak yazdığı bu interaktif güldürü, ilişki terapisi alan bir çift üzerinden ‘bir ilişkiyi onarmanın sırlarını’ paylaşıyor. Sahnede Ali Poyrazoğlu, Melih Ekener ve Güneş Berberoğlu var.
29 Ağustos Salı, 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da (İstanbul).
‘AŞKIN EN KISA GECESİ’
Nilüfer Kent Tiyatrosu
Yalnız boşanma avukatı Helena ile boşanmış ve yasadışı işler dışında hayata pek de tutunamamış Bob’ın yolları bir barda kesişir. İkisi de 35’indedir ve hayatları pek de parlak değildir. Bu sıradan tesadüften ‘yılın en kısa gecesinde’ yaşanacak, insanın kalbini izlerken bile pırpır ettiren bir küçük aşk öyküsü doğar. Özlem Zeynep Dinsel ile Mert Tiryaki sezonun en iyi ikililerinden biri olarak izleniyor, hem solo hem eşlikli performanslarını takip etmek ayrı bir keyif veriyor.
1 Eylül Cuma, 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da (İstanbul).
Sabancı Müzesi’nin Boğaz’a nazır, yıldızlarla göz göze terası 7 yazdır kompakt bir tiyatro buluşmasına ev sahipliği yapıyor. Bugüne dek Emre Koyuncuoğlu’nun sanat yönetiminde tasarlanan ‘Müzede Sahne’ bu sene yönetmen ve dramaturg Ayşe Draz’a teslim edilmiş. Sabancı Vakfı desteğiyle, 17-20 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen ‘Müzede Sahne’ bu sene ‘yan yana’ olmaya vurgu yaparak, son iki sezonun en çok sevilen oyunlarından bir seçki yapmış.
Perşembe akşamı Tiyatro Hemhal’in ‘N’olcak Bu Yusuf Umut’un Hali’ adlı oyunuyla başlayan program bu akşam 17.30’da Atta Festival yapımı, 3 yaş ve üzeri çocuklara, alışık olduklarının dışında bir performans sunan ‘Bully Bully’ ile açıyor günü. Saat 19.00’da Tiyatro BeReZe’nin ‘Olsa, Olmalı, Olabilir’ine, 21.30’daysa Dostlar Tiyatrosu yapımı, Genco Erkal ile Enes Sarı’nın sahneyi paylaştığı ‘İmparator’a yer veriyor.
Yarınsa yine Atta Festival yapımı ama bu kez 6-18 aylık bebeklere yönelik bir oyun olan ‘Çık Dışarı’ SSM Konferans Salonu’nda sahnelenecek. ‘Müzede Sahne’ye özel olarak, mekâna özgü tasarlanan ‘Günbatımı Melodrama’ ise 12 yaş üzeri herkese hitap ediyor; Melih Kıraç’ın koreografisiyle 19.00 ve 19.40’ta Büyük Teras’ta olacak.
Oyun Şener Şen’i canlı izleme imkanı sunuyor.
ZENGİN MUTFAĞI DASDAS
Şener Şen’in “Size başımdan geçenleri anlatıp danışacağım” demesiyle başlayan oyun bizi Türkiye tiyatrosunun en iddialı epik işlerinden olan ‘Zengin Mutfağı’nda tarihi bir yolculuğa sokuyor. Türkiye İşçi Hareketi’nin tarihine, o dönemden zengin bir köşk mutfağından bakıyor Vasıf Öngören imzalı ‘Zengin Mutfağı’ ve neredeyse hiçbir anında dilini korkak alıştırmıyor. Türkiye İşçi Hareketi’nin mihenk taşlarından 15-16 Haziran işçi yürüyüşünün, fabrikatör Kerim Bey’in köşküne nasıl sirayet ettiğini bu mekân/mutfak üzerinden anımsarken Şener Şen’in leziz oyunculuğunu canlı canlı görme şansına da sahip oluyoruz. Büyük oyuncuya sahnede Kutay Sandıkçı, Onay Kaya, Gizem Ergün ve Uğur Arda Başkan eşlik ediyor. Bu akşam 21.00’de Maximiles Black Turgutreis Arena’da, 14 Ağustos Pazartesi 21.00’de Harbiye Açık Hava Sahnesi’nde.
AMADEUS / ÇOLPAN İLHAN&SADRİ ALIŞIK TİYATROSU-PİU ENTERTAINMENT
Efsane besteciler Wolfgang Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’nin çatışmasını ele alan, Peter Shaffer imzalı bu genç klasiğin Türkiye uyarlamasını yönetmen Işıl Kasapoğlu sahneye taşıdı. Selçuk Yöntem (Salieri) ile Tansu Biçer’e (Mozart) Constanze Weber rolünde Dilan Çiçek Deniz eşlik ediyor. 1984 senesinde Milos Forman imzasıyla sinemaya da uyarlanan ve 8 dalda Oscar kazanan yapım Türkiye’de 12 kişilik koro ve 10 kişilik canlı orkestranın da dahil olduğu 35 kişilik ekiple sahneleniyor. 16 Ağustos Çarşamba 21.00’de Ankara Oran Açık Hava Sahnesi’nde.
HAKİKAT, ELBET BİR GÜN / D22
Oyuncu Berkay Ateş’in yazdığı ve kariyerinin başından beri birlikte yol aldığı ekip arkadaşlarıyla, D22 olarak tasarladıkları oyun son senelerin en çarpıcı politik işlerinden. Gerçeklerin eğilip büküldüğü; sokakların, ekranların, sosyal medyanın, mahkeme salonlarının, meclis kürsülerinin ‘hakikat’ten durmaksızın uzaklaştığı bir ülkenin ‘saykodelik’ bir masalını anlatıyor oyun. Sözünü sakınmadan söylerken metaforları, sahne üstü göstergeleri, oyuncu performansları, koreografisini, ışık ve sahne tasarımı ile son derece etkileyici. 17 Ağustos Perşembe 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
Festivalin detaylı programı bergamatiyatrofestivali.com’da. Biletler mobilet’te.
Yaz, tiyatrolar için ‘festival’ dönemi demek. Ne üzücü ki 2023 yazı, tiyatro festivallerinin deprem felaketi ve zorlu ekonomik koşullar sebebiyle eksildiği bir dönem oluyor. Bozcaada ve Ayvalık tiyatro festivallerinin gerçekleşemeyeceğini öğrendikten sonra, nefes aldıran haber Bergama’dan geldi. İlki 2018’de yapılan ve bölgeye özgü tasarımıyla dikkat çeken Bergama Tiyatro Festivali (BTF) 11-13 Ağustos’ta dördüncü kez düzenleniyor.
BTF ilk seferinden beri ‘büyük şehirlerden’ ‘küçük kente’ oyun taşımanın çok daha ötesinde bir duygu ve eylemle gerçekleşiyor. Her kuytusunda farklı kültürel izler saklayan bu ‘dokulu’ kent, ulusal ve uluslararası performanslara ev sahipliği yapmakla kalmıyor; yerelleşme, sektörleşme, kültürel hakka erişim, çocuklar ve gençleri de daima odağında tutuyor. Bunu, festivale özel atölyeler, buluşmalar, yürüyüşler ve yerel mutfak buluşmaları gibi içeriklerle sağlıyor. Etkinlikler Akropol’ün tepesinden Asklepion Antik Tiyatro’ya, kentin her yerine yayılıyor. Bu seneki 12 mekân arasında Odeon Pergamon ve Zeytinpark da var.Öner Eren Arıkan
3dots ve BERaBER tarafından düzenlenen festivalde yerelden genç bir gönüllü ekibin bolca tuzu olacak. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bergama Belediyesi’nin paydaşlığında, Bergama Ticaret Odası (BERTO) ve Bergama Kültür Sanat Vakfı (BERKSAV) ile Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nin destekleriyle gerçekleşecek festival bu sene ‘neşe’ vurgusunu öne çıkarıyor. BTF’de katılımcıları nelerin beklediğini, festivalin direktörü ve fikir babası Öner Eren Arıkan’a sordum.
Bu sene tiyatro festivalleri zorlu ekonomik koşullar başta olmak üzere pek çok sebepten askıya alındı. Sizin tarafınızda süreç nasıldı?
Her sene bu festivali yapabilmek için birilerini ikna etmeye çalışıyoruz. Proje destek başvurularımızda başvurumuzu okuyanları ikna etmeye çalışıyoruz, sanatçıyı ikna etmeye çalışıyoruz, doğru finansal yönetim açısından servis sağlayıcımızı ikna etmeye çalışıyoruz. Seyirciyi ikna etmeye çalışıyoruz; festivale katılmaları için... Ama bu sene belki ilk defa, en çok da kendimizi ikna etmeye çalıştık. Yaşadığımız süreç ‘anaakım’ dışında kalmak ya da ‘denge’ tutturmak için çabalayan herkesi etkilemiştir. Ama bizim için mevcut şartlarda mantıklı olanın böyle bir işe kalkışmamak olduğu bir süreçti. Biraz koşulları zorluyoruz...
Bu sene festivalde ‘neşe’yi vurguluyorsunuz, programınızda eğlenceli oyunlar var...
Aslında tema festivali olmamaya çalışıyoruz. Her sene derinleşmeye çalıştığımız konular var. Bu sene depremler, zor ekonomik koşullar, iklim krizi, savaşlar, belirsizlikler gündemimizdeyken sakinleşmeye, paylaşmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu ihtiyacın da sorunları yok saymak için değil; mücadele azminden vazgeçmemek, iyileştirmeye devam etmek için olduğunu düşünüyoruz. Festivali yapma kararımız da biraz buradan oldu. Birlikte üretmek, neşelenmek için... Seçilen her işin ‘neşe’ duygusuna uygun işler olması için çabaladık.
Kuruluş manifestolarının son kısmından: “Deneme aşamasındadır ve hep deneme aşamasında olmayı tercih eder. ‘Dansçı-oyuncu-tiyatrocu-müzisyen-video...’ Çok amaçlı bir yapı oluşturmayı düşlemektedir. İlhan Berk’in ‘Çıplak Ayak’ şiirinde dediği gibi ‘bir düş ülke’dir ya da bu ‘düş ülkeyi’ arar...” Bu manifestoyu kaleme almalarının ardından tam 20 sene geçmiş. 2003’te, Beyoğlu’nda kurulan bu ‘düş ülke’ bir çağdaş dans topluluğu olan Çıplak Ayaklar Kumpanyası (ÇAK). O günden beri, takipte olanların pek iyi bildiği üzere, ‘deneme aşamasının’ keşif ve imkân dolu yolundan hiç sapmadılar. Sahneledikleri her işte, seyircinin önünde türlü türlü düşler kurdular, kurdurdular. Bireyin iç dünyasındaki karmaşık alana dalıp çıktıklarını, memleket ahvaline dair sözlerini sakınmadan, özgün hareket dilleriyle önümüze serdiklerini gördük her seferinde. Bedenlerine kimi zaman geniş bir naylon parçası eşlik etti, kimi zaman gündelik hayattan objeler ve yine o objelerle ürettikleri müzikler...
‘Taşıdıklarımız’ ÇAK’ın son dönem işlerinden. Geçen sene Bergama Tiyatro Festivali’nde, kentin en etkileyici alanlarından Asklepion Antik Kenti’nde gerçekleşen ilk gösteriminde oyunu izleme şansı bulmuştum. Bergama’nın tepesindeydik, güneş üzerimize batarken, toprak zeminde iki dansçı/oyuncu, Leyla Postalcıoğlu ile Mihran Tomasyan ve bir müzisyen/ oyuncu Berke Can Özcan, az sonra neler olacağını hiç tahmin edemeyeceğimiz yepyeni bir düş alanı inşa etmeye başlamıştı.ÇAK’ın her izleyenin ayrı bir hikâye duyacağı işlerinden biri.
Leyla Postalcıoğlu ile Mihran Tomasyan aklınıza gelebilecek/ gelmeyecek türlü türlü objeyi bedenlerine yüklendikleri (ya da giydikleri demeli) bir performansla karşımızdaydı. Bir hayatı, bir evi, doğumdan ölüme bir yolculuğu düşünürken ne gibi objeler, şeyler geçer aklınızdan? Bir pervane mesela, içi bakliyat dolu plastik kavanozlar, kitaplar, ipler, borular, dantel örtüler, kasklar, iş eldivenleri, PVC borular, uzun saplı fırçalar, fileden bir saksı, ahşap parçalar... Yanı başlarında performansa eşlik eden müzik de Berke Can Özcan’ın kendi inşa ettiği bir müzik sistemi. Özcan sakladığı, biriktirdiği objelerle dansçılar için müzik üretiyor. Dansçılar ‘taşıdıkları’nı yüklenmeye başladıkça dengeler kaybolabiliyor. Düşüyor, kalkıyor, devam ediyorlar, ‘giyinmeye’, ‘yüklenmeye’ ve ‘taşımaya’...
Topluluğun, Francisco Camacho’nun sanat yönetiminde yarattığı ‘Taşıdıklarımız’ her izleyene başka türden bir nefes aldırıyor. İçim sıkışarak, kendi yolculuğumu, sıkış tepiş evimi ama aslında sıkış tepiş hayatımı, yüklerimi yutkuna yutkuna anımsayarak izledim o akşam. Bambaşka bir zaman ve mekânda bir daha izlesem, neler geçecek içimden bilmiyorum. Finalde de tuhaf bir sadeleşme ve sakinleşme hissi kalıyor.
Kopamadıklarımız
Bir yerden bir yere gitmeyi, bağlı ve bağımlı olduklarımızı, anılarımızı, kopamadıklarımızı, fiziken üstümüzde başımızda, evimizde taşıdıklarımızı ama bir de birike birike içimizde topaklananları, belki göçebeliği, köklerimizi, bir yere ait olma ihtiyacımızı... Sahip olduklarımızın, sahip olmayı arzuladıklarımızın gerçekten bize ait, bizim istediğimiz şeyler olup olmadığını... Bütün bunlarla birlikte büyümekte ve yorulmaktayken düştüğümüz komik halleri de görselleştiriyor ‘Taşıdıklarımız’. ÇAK’ın ‘deneyerek’ anlattığı, en çarpıcı ve her izleyenin ayrı bir hikâye duyacağı işlerinden biri.
SAHNEDE BUNLAR DA VAR
Mutfaktan özgürlüğe yolculuk...
SHIRLEY VALENTINE/ÖZKAYA YAPIM
Sumru Yavrucuk’un 2015’te prömiyer yapan ve 400’den fazla kez sahnelenen tek kişilik oyunu, çağdaş bir kadın özgürleşme hikâyesi. Willy Russell’ın ‘Shirley Valentine’ adlı eserinden uyarlanan oyun, 40’larına kadar kendini evine, çocuklarına adamış, mutfağının duvarları arasına sıkışıp kalmış bir kadının bir Bodrum tatili vesilesiyle onu boğan, yok eden sınırlardan kurtuluşunu yer yer hüzünlü ama daha çok eğlenceli bir dille anlatıyor. Sumru Yavrucuk’un seyirciyi hızla hikâyeye dahil ettiği yetkin performansına Selmin Artemiz’in canlı müzikleri eşlik ediyor. Bu akşam 21.00’de Urla Dam’da.
Ali Poyrazoğlu’nun Beyoğlu’su
ŞINGIR ŞINGIR BEYOĞLU BASAMAK YAPIM SAHNE SANATLARI
Geçen sene 60’ıncı sanat yılını geride bırakan, sadece tiyatro değil yazar, çevirmen ve televizyoncu olarak da kendi deyişiyle ‘içindeki orkestradan’ çoksesli bir üretim çıkaran Ali Poyrazoğlu’ndan özgün bir doğaçlama. Oyun ismiyle tiyatro perdelerinin çok ağır olması ve demir çubuklarla açılırken çıkardığı ‘şıngır şıngır’ seslerine bir selam yolluyor. Tiyatroya gözlerini ‘şıngır şıngır açılan perdelerin olduğu Beyoğlu’nda açan oyuncu, tek kişilik gösterisinde seyirciyi yaşanmışlıklarla dolu, ağlatmaya da güldürmeye de aday bir sohbet başlatıyor... Bu akşam 21.00’de Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da.
Öykümü nasıl anlatırım?
‘Destan’ sözünü söylemeye devam ediyor
‘KEŞANLI ALİ DESTANI’ BURSA DEVLET TİYATROSU
Yerli oyun mirasımızın en güçlü eserlerinden, Haldun Taner’in 60’ların toplumsal eşitsizliği, değerlerin aşınmasını müzik eşliğinde anlatan oyunu Bursa Devlet Tiyatrosu yorumuyla Ankaralı seyirciyle buluşuyor. ‘Destan’ ekonomik dengesizliğin gün geçtikçe arttığı 2023’e de sözünü söylemeye devam ediyor. Hem mahkûm hem kahraman Keşanlı Ali ile Sineklidağ’ın güzeli Zilha’nın imkânsız aşkı ise hâlâ bu sert parodinin fonu... Bora Özkula’nın yönetiminde, Bursa DT’nin kalabalık kadrosunun performanslarıyla... Bu akşam 20.30’da Ankara, İrfan Şahinbaş Açıkhava Sahnesi’nde.70’lerin Ankara’sına sızıyoruz
‘AYDINLIKEVLER’/BKM
Yılmaz Erdoğan’ın aşinası olduğumuz kaleminden, 1970’lerin Ankara’sında yoksul bir mahalleye sızıyoruz. Demet Akbağ ile Salih Bademci’nin ustalıklı oyunculuklarının yanı sıra genç yetenek Burak Dakak’ı da izlemekten özellikle keyif alacağınız oyun, ülkenin çalkantılı gündeminin küçük bir modelini Ankara’nın Aydınlıkevler semtindeki bu dar gelirli mahalleye taşıyor. Geçen sene Serdar Biliş’in yönetiminde prömiyer yapan ‘Aydınlıkevler’, Türkiye’nin yakın tarihine nahif, masalsı ve Yılmaz Erdoğan’ca bir bakış... 11 Temmuz Salı, 21.00’de Maximum UNIQ’te (İstanbul).İnatçı, mücadeleci, çalışkan...‘BEN TÜRKAN SAYLAN’ KUMPANYA YAPIM Cumhuriyet tarihinin çalışkan, üretken, inatçı ve mücadeleci kadınlarından; tıp hekimi, yazar, eğitimci ve sivil toplumcu Türkan Saylan’ın yaşamı, Şenay Gürler’in performansıyla sahneye taşınıyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucularından olan, 2009’da hayata veda eden Saylan’ın yaşamöyküsünü Cengiz Toraman yazıp yönetti. Müziklerini Dengin Ceyhan’ın yaptığı oyunun dış sesleri Mert Fırat, Berna Laçin, Levent Üzümcü, Uğur Dündar, Ayşe Yüksel, Yetkin Dikinciler ve Revna Sarıkoç’a emanet. 12 Temmuz Çarşamba, 21.00’de KüçükÇiftlik Park’ta (İstanbul).Kumarbazın komik ve hüzünlü öyküleri‘BİR KUMARBAZIN ÖLÜM KILAVUZU’/NİLÜFER BELEDİYESİ KENT TİYATROSU
1966 Dünya Kupası’nda bahis oynayarak bir servet kazanan kumarbaz Archie, tüm birikimini ‘kanseri yenmek’ üzere girdiği bir bahse yatırır. Torun Gary, dedesinden aldığı en büyük miras olan komik ve hüzün dolu hikâyeleri şimdi bize anlatmaya başlar. İskoç yazar Gary McNair’in dram ve komediyi harmanladığı anlatı, Güray Dinçol’un yönetiminde, Okan Temizarabacı’nın video tasarımları ve Cem Yılmazer’in ışık tasarımı eşliğinde sahneleniyor. 12 karakteri üstlenen isimse İbrahim Ersoylu. 13, 14, 15 Temmuz’da 21.00’de, Balat Kent Ormanı’nda (Bursa).Saraydan açlık grevlerine...
Anadolu’nun kadınları antik kentteBEN ANADOLU MAM’ART TİYATRO
Ayça Bingöl sahnede 12 farklı karaktere bürünüyor.
Ayça Bingöl, Yıldız Kenter’den devraldığı ‘Anadolu Kadınları’ mirasını, antik kentlere taşımaya devam ediyor. İş Sanat Antik Sahne etkinlikleri kapsamında daha önce Patara ve Teos antik kentlerinde anlatmıştı öykülerini Anadolu’nun farklı çağlarında soluk almış üretken, kıvrak zekâlı, yaratıcı kadınlarını. ‘Zaaflarıyla da güçlü olabilen’, her biri ardında çarpıcı yaşamlar bırakmış bu kadınları Ayça Bingöl şimdi de Aydın, Sultanhisar’da bulunan Nysa Antik Kenti’ne taşıyor. Yıldız Kenter’in önerisiyle, Güngör Dilmen’in kaleminden çıkan oyun, tiyatromuzun eşsiz ismi Kenter’le özdeşleşmişti. Yıldız Kenter’in öğrencilerinden Ayça Bingöl, ana tanrıça Kibele’den başlayarak Amazonlara, Çingenelere, imparatoriçelere, mitolojik karakterlere uğrayarak 12 karaktere bürünüyor. Sepetindeki aksesuarlar ve projeksiyonda her bölüme eşlik eden video, animasyon, kısa film ve ebru görüntüleri eşliğinde… Görkem Yeltan’ın yönetimindeki oyun, kadınların başarılarını ve başlarından geçenleri masalsı bir kahramanlık tonunda değil; bu topraklarda çektikleri acılara, yaşadıkları şiddete, zalimliğe değerek hem sert hem de esprili bir dille anlatıyor.
8 Temmuz Cumartesi 21.00’de Aydın, Nysa Antik Kenti’nde.
Nefes kesen bir oyunculuk gösterisi
BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ/TATBİKAT SAHNESİ
Erdal Beşikçioğlu’nun, 2008’de Ankara Devlet Tiyatrosu bünyesinde prömiyerini yaptığından beri efsaneler kategorisine giren tek kişilik performansı hız kesmeden devam ediyor.