21 milyar dolara nasıl ulaştılar?

BAKANLAR Kurulu, gündemdeki konuları görüşmek üzere olağan toplantılarından birini yapıyordu.

Gündemdeki konular arasında bir bakanın yurtdışı gezisi izlenimleri de vardı. Sıra o maddeye gelince, bakan söz aldı. İzlenimlerini o kadar detaylı anlatmaya girişti ki, Ankara'daki evinden Etimesgut Havaalanı'na gidişini anlatması bile 15 dakika sürdü. Konuşması 1 saati aştı.

Sonunda işadamı kökenli bir bakan Başbakan'dan söz istedi:

‘‘Sayın Başbakanım, bir bakan arkadaşımız yurtdışı gezisi izlenimlerini aktarmak için söz aldı, Etimesgut Havaalanı'na varması 15 dakika sürdü. Sizleri bilmem, ama benim bakanlığımda yapacak çok işim var.’’

Başbakan bu uyarıyı haklı buldu, hükümet üyelerini uyardı.

Bu aktardığım izlenim, şimdiki hükümetten değil...

Ancak, olayı anlatan eski bakan, şu mesajı veriyor:

‘‘Bakanlar Kurulu toplantılarında sanıldığı gibi ülke sorunları çözülmüyor. Yüzlerce lüzumsuz imza atılıyor. Orta kademe bir devlet yöneticisi yurtdışına mı gidecek, onun için bile Bakanlar Kurulu imza atıyor. Zamanı da iyi kullanmayınca, ülke sorunları konuşulamıyor.’’

Bugünkü hükümette de durum aynı mı bilmiyorum. Ama, eski bakan genelde Bakanlar Kurulu toplantılarının anlattığı gibi yürüdüğünü iddia ediyor.

Her neyse... Eski bakanın anlattıkları gerçekten çarpıcı...

PATRON BİZİ GÖZETLİYOR

Şimdi, iş dünyasından, uluslararası bir şirketin bana çok çarpıcı gelen çalışma tarzından söz edeyim...

Bilgisayar ağı ve güvenliği sektörünün devi Cisco Sistems'in Türkiye Genel Müdürü Suat Baysan ve ekibiyle sohbet ediyoruz. Baysan konuşuyor:

‘‘İşimizi yapmamız için şirket merkezinde bulunmamız asla şart değil. Dünyanın neresinde olursak olalım, lap top (dizüstü bilgisayar) ve cep telefonuyla işimizi görüyoruz. Cisco'nun Dünya Başkanı John Chambers bile her an bize bir mesaj mesafesinde. O ABD'den talimat veriyor, anında lap top'ta görüyoruz. Bizim ona aktardığımız konular, çok kısa sürede sonuçlanıyor. Yasaların gerektirdiği sözleşmeler dışında hiç kağıt kullanılmıyor. İşler elektronik ortamda yürüyor. Zaman kaybımız olmuyor.’’

Baysan
, piyasa için önemli bir başka prensiplerini de şöyle anlatıyor:

‘‘Bizde vade 23 gündür. Cisco Sistems, dünyanın hiçbir yerinde 23 gün kuralını bozmaz. Eğer müşterimiz daha uzun vade isterse faktoring şirketlerini devreye sokarız. Alacağımızı yüzde 1 eksiğine faktoring şirketine devredip, 23 gün kuralına uyarız. Bu kural, 21 milyar dolarla Cisco Sistems'i dünyada nakit varlığı en yüksek ikinci şirket yaptı.’’

Cisco Dünya Başkanı'nın şu sözü şirket çalışanlarının sloganı: ‘‘You are connected, or not connected. If you are connected, you are connected.’’

Türkçesi: ‘‘Ya bağlısın, ya değilsin. Eğer bağlı isen, bağlısındır.’’

Başkan, ‘‘Siz lap top'unuzla Cisco'ya bağlı olun yeter. Arkadaşınız, yöneticiniz ve ben hep size ulaşırız. Şirketin işi yürür’’ demek istiyor.

Aradaki uçuruma bakın...

Bir tarafta anlatırken bile Etimesgut'a 15 dakikada giden bakanlar...

Diğer tarafta, ‘‘bağlı olun yeter’’ deyip işi zirveye taşıyanlar...

Daha fırınlar dolusu ekmek yememiz gerekiyor değil mi?


Türkiye sal gibi ne batar, ne çıkar


KOÇ Holding'in Dayanıklı Tüketim Grubu (DTG) Başkanı Hasan Subaşı, 1 Nisan'da aktif görevi bırakıyor. Emekliye ayrılan Subaşı, hem Koç Holding'in, hem de Arçelik'in yönetim kurulunda görev alacak.

Subaşı, ‘‘Koç Grubu'ndaki aktif görevim bitiyor. Yerimi yıllarca omuz omuza çalıştığım Cengiz Solakoğlu'na bırakmam beni mutlu ediyor’’ diyor.

Hasan Subaşı, hayatının bu önemli dönüm noktasını, ‘‘dostlarım’’ dediği bir grup gazeteciyle paylaşıyor. Buluşmada elbette Cengiz Solakoğlu da var. Solakoğlu, her zamanki gibi Erzurum fıkraları ve Anadolu'dan ilginç anekdotlar anlatıyor. Solakoğlu, son Erzurum gezisinde söylenen ve zihninde yer eden şu sözü tekrarlayıp duruyor:

‘‘Türkiye sudaki sal gibidir. Ne batar, ne çıkar... Suyun üzerinde hep ağır ağır hareket eder. Altımız hep ıslak kalır.’’

Benzetme, Türkiye'yi gerçekten iyi anlatıyor...
Yazarın Tüm Yazıları