Kemalizmi, dolayısıyla Mustafa Kemal'i Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinin önünde engel olarak gören Hollandalı Arie Oostlander gibi‘‘Kendi ülkesinde yabancı düşmanı, dışarda demokrat’’ kalp politikacılara; fırsat çıktıkça Türkiye'ye çemkiren kompleksli AB memurlarına bakmayın!
Kompleksli AB memurlarına öykünen, Oostlander'e özenen, Türkiye'ye taşeron ağzıyla veriştiren yeni liberalcilere ve İkinci Cumhuriyetçilere de bakmayın!
Laik Cumhuriyet'le, Cumhuriyet'in devrimleriyle uzlaşmadan huzur bulamayacaklarını, çağı okuyamayacaklarını anlamamış olan İslámcılara hiç bakmayın!
Şaşkın Saddamcı Kemalistlere (!) bakmanız için gerekli bir neden yok!
Bunların hepsi bir yana: Mustafa Kemal yaşıyor! Mustafa Kemal hayy! Mustafa Kemal est vivant! Mustafa Kemal living!
*
Kimdi Mustafa Kemal'in çağdaşları?
Lenin, Stalin, Troçki, Hitler, Mussolini, Salazar ve Franco!
Proletarya diktatoryası isteyen Lenin'in ömrü, Troçki'nin iktidarı yetmediği için kesin bir yargıda bulunmak istemiyorum ama öteki zevat en kısa zamanda diktatörlükle buluştular. Buna karşın Mustafa Kemal'in ‘‘yerli ve özgün’’, halkçı ve laik modeli demokrasinin önünü hiçbir zaman tıkamadı. Türkiye'nin şu anda gerçek demokrasiyle sorunları varsa bunun sorumlusu İnönü'den sonra gelenlerdir. İnönü bile üstüne düşen görevi yerine getirdi.
*
Fareed Zakaria adında bir uyanık sáfderun, editörlük yaptığı Amerikan Newsweek dergisinde ‘‘Irak'a Atatürk gibi bir lider bulunmalı!’’ diye yazmış. Atatürk'ün patates tarlasında yetiştiğini sanan bönlerden biri işte! Böyle bir iddiada bulunmak için, geleceği geçmişte arayan ve her türlü yenilikçi akım ve düşünceyi iğdiş eden Gazali geleneğini bilmemek gerekir. Bu gelenekten kurtulmadan, kavm-i necib Arap milletinin Mustafa Kemal gibi bir önderin peşinden gitmesi olanaksız. Bu cümlemin ne anlama geldiğini ne Avrupa Birliği ne de ABD anlayabilir ama laik Arap aydınları çok iyi anlar.
Başta ‘‘Gazete dünyası’’ olmak üzere okur-yazarlarımızın İslám gerçeğini kavramadıkları görülüyor. Ama Irak halkının, cuma namazından sonra laiklik ve demokrasi değil şeriat istediğini öğrendikleri zaman ne düşündüler acaba?
*
Ölümünden bu yana Mustafa Kemal'in çevresinde üretilen yerli ve yabancı hurafe ve safsatanın dağılması gerekiyor. Ama nasıl? Onu okuyarak, hem onu, hem Türkiye'yi, hem de çağdaş dünyayı anlayabiliriz. O zaman belki zavallı halimizden utanırız!
Kaynak Yayınları, yurtiçinde ve yurtdışında, Cumhurbaşkanlığı Arşivi'nden Sovyet Devlet Arşivi ve ABD Senatosu Kütüphanesi'ne kadar, özel ve devlet arşivlerinde bulunan Atatürk'e ait bütün belgeleri toplamış: Belgeler, yazılar, resmi yazışmalar, mektup, demeç, anı, tutanak, görüşme ve konuşmalar bir araya getirilmiş...
ATATÜRK'ÜN BÜTÜN ESERLERİ, sansür edilmemiş, çağının çağdaşı, sürekli devrimci Mustafa Kemal'i ilk kez okuma olanağı sunuyor bize ve herkese!.. Duyurulur!...