Güncelleme Tarihi:
Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde yaşanan kriz, her Türk vatandaşına 1283 dolara mal oldu. 1993'de kişi başına 3 bin 056 dolar olan milli gelir, 1994'de 2 bin 161 dolara indi. 5 Nisan 1994 kararları, krize ilaç olmayınca kişi başına milli gelir ancak 1997 yılında 3 bin 48 dolara çıkabildi. Geçen sürede kişi başına kilir kaybı 1283 doları buldu.
Son dönemde Türkiye'nin yaşadığı en büyük ekonomik kriz ve ardından alınan ‘‘5 Nisan Ekonomik İstikrar Tedbirleri’’ bugün 4. yılını dolduruyor. Türkiye'nin hâlâ istikrar tedbiri arayışında olduğu bugünlerde, ekonomiyi 5 Nisan'a götüren gelişmeler de önemini koruyor.
5 Nisan kararları sonrasında ekonomi soğutulurken Türkiye, tarihinin en yoğun ekonomik gerilemelerinden birini yaşadı. Bununla birlikte yine tarihte görülmeyecek biçimde yüzde 150 oranına çıkan enflasyon en çok dar ve sabit gelirlilere yük bindirdi ve gelir dağılımı adaletsizliği bu dönemde had safhaya ulaştı.
Sonuçta 1993 yılında 3 bin 56 dolar olan kişi başına milli gelirimiz, 1994'de 2 bin 161 dolara indi. O yıldan sonra kişi başına milli gelir tekrar artış trendine girdi. Ancak, 1997 yılı sonunda bile kriz öncesi kişi başına gelir düzeyimizi yakalayamadık. 1997 sonunda kişi başına milli gelir 3 bin 48 dolara çıkabildi. Geçen dört yılda krizin her Türk vatandaşının cebinden götürdüğü gelir, 1283 doları buldu.
Ancak 5 Nisan kararları ile birlikte tam ekonomide sonuç alınmaya başlanırken, ilk alınan olumlu sonuçlara bakılıp ekonomide U dönüşü yapıldı. Sonuçta, ekonomide yaşanan onca fedakarlık boşa gitmiş oldu.
5 NİSAN'A NASIL GELİNDİ?
5 Nisan kararlarına gelinen yolda en bariz gelişmenin ‘‘yapılan yönetim hataları’’ olduğu gözleniyor. Daha önceki dönemlerde de politikacılar tarafından yapılan ‘‘faize baskı’’, ‘‘piyasaya müdahale’’ gibi hatalar Çiller döneminde fazlasıyla yapıldı.
Hükümetin yapılacak seçimlerin de etkisiyle piyasada çok fazla likidite bırakması, yapılan hataların sıklaşması, piyasalarda ‘‘bir dövize hücumu’’ başlattı.
13 Ocak 1994'de Moody's'in Türkiye'nin BAA3 olan notunu BA1'e indirmesiyle birlikte paniğin hızlanmaya başladığı görüldü. Ardından Standart and Poor's da puanını indirdi.
Dövize hücumun yoğunlaşmasıyla birlikte piyasalarda birara ‘‘5 ayrı döviz kuru’’ oluştu. Merkez Bankası paniği önlemek için, likiditeyi çekmeden döviz satmaya kalkıştı ve bunda başarılı olamadı.
Ve 26 Ocak'ta yüzde 13.6 oranında devalüasyon yapıldı. Bu devalüasyon da dövize olan paniği durduramadığı gibi telaşı artırdı.
O dönemde Çiller'le çelişkileri had safhaya ulaşan Merkez Bankası Başkanı Bülent Gültekin istifa etti.
Bu arada banka faizleri yüzde 1000'e, dolar kuru da hızlanan günlük devalüasyonlarla 27 bin liraya kadar çıktı. Sonuçta devalüasyon yeni devalüasyonları doğurdu. 27 Mart seçimlerinin ardından Çiller'in hazır olan paketi bu kez ortağı SHP'ye kabul ettirmekte gecikmesi yükün ağırlaşmasına neden oldu.
5 Nisan tedbirleri ile birlikte dolar 40 bin liraya kadar yükseldi.
5 Nisan kararları alındı ve ardından 11 Nisan'da TYT, 20 Nisan'da Marmarabank, 22 Nisan'da İmpexbank'ın birbiri ardına kapatılma kararları alındı.
KARARLAR İLE NE YAPILDI?
Bir defaya mahsus konan vergilerle gelir artırılmaya çalışılırken, klasik bir istikrar paketinin parçası olan ‘‘çok yüklü KİT zamları’’ uygulamaya kondu. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine 1994 yılında beyan ettikleri matrah üzerinden ek vergi getirilirken, net aktif ve eşdeğer matrahı üzerinden bir defaya mahsus vergi, birden fazla konutu olanlardan vergi, motorlu taşıtlardan bir defaya mahsus vergiler alındı.
5 Nisan kararlıyla tarımsal desteklemenin sınırları önemli ölçüde daraltılırken bu sınırlar daha sonra bizzat Çiller tarafından yeniden genişletildi. Yüklü KİT zamlarına rağmen memura yüzde 5 zamla yetinilirken bütçeden bütün transferler durduruldu. Bütün bu önlemlerin sonucunda enflasyon yıl sonunda yüzde 150'ye kadar çıktı.