YAPI Kredi Bankası’nın başında ciddi bir bankacı var. Bankacı bir gelenekten gelen, bilim adamı kimlikli Sevgili Reha Yolalan.
Bence Yapı Kredi’de bir dönemin bittiğini simgeleyen bir isim.
Çukurova’nın yükümlülüklerini yerine getirmemesinden sonra bankadan yapılan açıklama, Reha Yolalan’ın ‘kimliği ve kişiliğini’ de gösteriyor.
Vaatlerin yerine getirilmemesi ile ilgili ilk ve tek ‘ciddi açıklama’ bankadan geldi. Karamehmet’in Çukurova Grubu ile yapılan ikinci anlaşmanın varlık satışına ilişkin hükümlerinin geçersiz kaldığı açıklandı.
Bu durumda ikinci anlaşma artık geçersiz.
Yapılması gereken en azından Çukurova Grubu ile ilgili olarak Kamu Alacaklarının Tahsili ile ilgili 6183 sayılı kanunun uygulanması.
Hatta belki 5020 sayılı yasa bile gündeme gelebilir.
Mehmet Emin Karamehmet ise büyük bir ihtimalle 1. anlaşmaya dönmek isteyecek.
Ancak orada da sorun var. Birinci anlaşma hükümlerine göre temmuz ayı içinde 114 milyon dolarlık bir ödeme yapılması gerekiyordu.
2. anlaşma bahane edilerek tahakkuk etmiş olan bu ödeme yapılmamıştı.
Şimdi 2. anlaşma ortadan kalktığına göre, Mehmet Emin Karamehmet 3 ay önce ödemesi gereken 114 milyon doları ‘dün’ ödemek zorunda.
Kamuoyunda ise ciddi soru işaretleri oluşuyor.
Birileri devleti sadece son olayda ikidir kandıran Karamehmet’e hálá ‘göz yumma’ taraftarı.
O zaman herkes soruyor: ‘Bankalarını boşaltanlar arasında ayrıcalık mı yapılıyor’ ya da ‘Cem Uzan’ın günahı neydi?’
Tahmin etmedim, hesap ettim
KARAMEHMET’in TMSF’yi ve BDDK’yı ‘kandırması’ ile ilgili olarak okurlardan çok sayıda mesaj geliyor.
‘Size kızmıştık ama haklıymışsınız’ diyenler çoğunlukta.
Bazıları da soruyor: ‘Sizin gördüğünüz bir şeyi devletin ilgili kurumları nasıl göremiyor?’
Yanıtı çok basit. Ben dört işlem yapmayı biliyorum.
Karamehmet’in borcunu ödeyemeyeceğini iddia ederken basit bir hesap yaptım.
Mehmet Emin Karamehmet, TMSF ve BDDK ile anlaşırken, bir söz verdi.
5 milyar doları 18 ayda ödeyeceğim.
Mehmet Emin Karamehmet’in böyle bir parası yoktu ve bunu borç olarak bulmak zorundaydı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün gücü ve pozitif ivmesine rağmen uluslararası piyasalardan borçlanırken yaklaşık yüzde 7.5 faiz ödüyor.
Diyelim ki, piyasalar Karamehmet’e güvendi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne uyguladıkları faizin yarım puan üzerinde bir faizle bu kişiye borç verdiler.
5 milyar doların yüzde 8’den sadece yıllık faizi 400 milyon dolar tutuyor.
Yine diyelim ki, anaparayı da 10 yılda ödeyecek. 500 milyon dolar da bu eder.
Oldu mu yıllık toplam 900 milyon dolarlık geri ödeme.
Peki Karamehmet yılda 900 milyon dolar geri ödeyebilir mi?
Onu da hesaplayalım.
Karamehmet’in kár eden tek kuruluşu Turkcell. Diğer bütün şirketleri zararda.
Demek ki, borcunu ancak Turkcell’den gelecek parayla ödeyecek.
Diyelim ki, Turkcell bu yıl 700 milyon dolar kár etti. Şimdiye kadar hiç bu kadar kár dağıtmamış ama diyelim ki oldu.
Turkcell’in yüzde 40’ı Karamehmet’in. Yani 700 milyon doların yüzde 40 Karamehmet’e gelecek. Onun da tutarı 280 milyon dolar.
900 milyon dolar yıllık borç ödemesine karşılık, iyimser tahminle 280 milyon dolar gelir.
Geri kalan 620 milyon dolar nerede?
Yok.
Bu durumda siz Karamehmet’e 5 milyar dolar borç verir misiniz?
Siz vermezseniz, milyarlarca doları işletenler enayi mi?
Çakıcı kaçtı mı, kaçırıldı mı?
MUAMMER Elveren yine ciddi bir gazetecilik başarısına imza attı. Avusturya’da cezaevinde yatmakta olan Alaattin Çakıcı ile görüştü ve Hürriyet’te görüşmesinin detaylarını yazıyor.
Çakıcı’nın anlatımları ‘komedi dizisi’ gibi.
Buram buram vatanseverlik kokuyor. ‘Devletine hesap vermeye Türkiye’ye gelmek istiyormuş.’
Sanırsın ki, devletine hesap vermemek için Türkiye’den kaçmamış da birileri tarafından zorla yurtdışına kaçırılmış.
Bari geldiği zaman bu vatanseveri yurtdışına kaçıran kişinin kimliğini de açıklasın ki, ona da gereken cezayı verebilelim.